Amelin Ve Ilmin Hâlis Olanını Iste!
Cavpâre hazretleri sohbetlerinde buyurdu ki: "Cehennem ehli için azapların en şiddetlisi, Cennet nimetlerinden mahrum olmaktır. Bu mahrum olmanın sıkıntısı, onlara azapların hepsinden daha acı gelir."
"Kadir gecesi, o senenin kalbidir. Îmân dolu bir kalb de, içinde bulunduğu cesedin kadir gecesidir."
"Ey Âdemoğlu! Kendi kendine ne kadar insafsız davranıyorsun. Hayâtın boyunca, her gün dünyâ ile meşgûl olursun, onun geçici ve aldatıcı güzellikleri ile oyalanırsın. Fakat her gün bâki olan, hakiki saâdet ve sonsuz nimetler yeri olan Cennet'e dâvet olunursun. Cennet'e hiç itibâr etmezsin. Dünyâyı bir tarafa itip, âhirete yönelmedin. Hiç olmazsa ikisini aynı seviyede tutup ona göre hareket etseydin. Sen ise âhireti sanki unutmuş gibisin!"
"Yaptığın bütün ibâdetlerde gâyen, sâdece kendisine ibâdet ettiğin Allahü teâlâya yakınlık olsun. Hattâ bu gâye, ecir ve sevaptan daha önce olmalı. Allahü teâlâya yakın olmak nimeti ele geçince, öyle sevaplar, öyle ecirler gelir ki, anlamak, hesâb etmek mümkün olmaz."
"Amelin ve ilmin hâlis olanını iste! Hâlis niyetle Allahü teâlâya ibâdet ederken, insanlık hâli bâzı kusûrların olursa, onlar için de derhâl tövbe et!"
"Sen, şu anda bulunduğun dünyâda ebedi kalacak değilsin. Bâki, sonsuz olan âhiret yurduna da henüz ulaşmış değilsin. Bu hâl karşısında sana düşen, kendisine çok yakın olduğun, senin her hâlini gören, duyan ve bilen zâta (Allahü teâlâya) yönelmektir."
"Hakiki irfân sâhibi makbûl bir zâta tâbi olarak peşinden bir adım gitmen, kendi boş arzunla, nefsine uyarak ve güyâ hak yol zannederek, kendine göre tuttuğun yolda yüz bin fersah yürümenden daha faydalı ve daha hayırlıdır."
"Öyle bir kimse ile arkadaş ol ki, onda maddeye temâyül edecek onu sevecek bir kalb bulunmasın."
"İlim, kendi haddini bilmek; tasavvuf, kalbi temizlemektir."
"Allahü teâlâdan gâfil olmak, ateşte olmaktan beterdir."
"Şükretmek, kendini bu nimete ehil ve lâyık görmemektir."