Bakkalzâde İsmail Hakkı Efendi

Enes "radıyallahü teâlâ anh" hazretlerinden rivâyet olunmuştur. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular ki: (Ümmetim yağmur gibidir. Önce gelenler mi, yoksa sonra gelenler mi üstündür bilinmez!) Yağmur, önce ekini bitirir. Sonra, sapı üzerine durduğu hâlde [o hâle gelince] olgunlaştırır, terbiye eder. Yağmurun fâidesinin evvelinde mi, sonunda mı olduğu bilinmez. Böylece; bu ümmette de, evvelkiler dini kâim kıldılar; kurdular. Sonrakiler, zamanla insanların bozduğu dini doğru olarak, önceki gibi kurdular. Bu hadis-i şerifte işâret olunmuştur ki, muhakkak bu ümmetin âhiri [sonra gelenleri] hayır ve salâhta, dinin kuvvetli olmasında öncekiler gibi olur. O rivâyet üzerine, hadis-i şerifte bildirildiği gibi, Mehdi hazretlerinin gelmesi mahallinde, Îsâ bin Meryem "alâ nebiyyinâ ve aleyhisselâm" hazretlerinin gelmesi [nüzûlü] vaktinde, geçmiş ümmetlerin aksine olarak, çok kuvvetli olup, önce gelenlere benzeyecektir. Zirâ onların [geçmiş ümmetlerin] sonra gelenleri dini tebdil ve Kitâbullahı tahrif etdiler. [Hadid sûresi 16'ncı âyet-i kerimesinde meâlen], (... Kur'ân-ı kerimden evvel kitâp verilenler gibi olmayınız! Onlar, kendileri ile Peygamberleri arasındaki zaman uzayınca, kalblerine kasvet yerleşip, çoğu dinden çıkıp, kitâplarına göre ameli terk ettiler) buyurulmuştur.
Sûre-i Âl-i İmrânda, 110'uncu âyet-i kerimenin tefsirinde, Allahü teâlâ, meâlen, (Sizler, bütün insanlar içinde en iyi bir ümmetsiniz, cemâ'atsiniz!) buyurmuşdur. Katâde'den naklolunmuştur ki, onlar ümmet-i Muhammeddir. Ondan evvel hazret-i Mûsâ'dan, hazret-i Dâvud'dan ve hazret-i Süleymân'dan "aleyhimüsselâm" gayri bir Peygamber harb ile emr olunmamışdır. Onlar küffâr ile harb ederler. Küffârı [kâfirleri] dinlerine dâhil ederler. Onlar, insanlar için hayırlı ümmet olurlar idi.