Basra Fukahâsından Câbir Bin Zeyd
Âlim ve zâhid bir zat idi...Câbir bin Zeyd, Tâbiin arasında ilmiyle ve zühdü yâni dünyâdan uzaklaşmasıyla meşhûr oldu. Ondan da Katâde, Amr bin Dinâr, Ya'lâ bin Müslim, Eyyûb-i Sahtiyâni, Amr bin Herem ve birçok âlim hadis-i şerif rivâyet edip, ilim öğrendiler...
İbn-i Ömer bir gün tavaf sırasında Câbir bin Zeyd'e rastladı ve ona; "Sen Basra fukahâsındansın. Elbette senden fetvâ isterler. Delilin Kur'ân-ı kerim ve Sünnet-i Resûl olmadıkça fetvâ vermeyesin. Eğer böyle yapmazsan hem kendin helâk olur hem de başkalarını helâk edersin" dedi. Câbir bin Zeyd daha önceden olduğu gibi bundan sonra da Kur'ân-ı kerim ve Sünnet-i Resûlullah'a çok daha sıkı yapışmağa başladı...
Câbir bin Zeyd, çok cömert olup kendisine hediye edilen şeylerin hepsini dağıtırdı. Üç şeyde pazarlık etmezdi: Birincisi, Mekke-i mükerremede kirâ ücretinde, ikincisi âzâd etmek için satın aldığı kölede ve üçüncüsü kurban edeceği hayvanda...
"Artık ayrılık vakti geldi!"
Câbir bin Zeyd hazretleri cumâ namazı için mescide gelince ellerini açar ve; "Yâ Rabbi ben bugün sana (kavuşmağı) isteyenlerin en çok isteyeni, sana yaklaşanların en yaklaşanı, sana duâ eden ve seni isteyenlerin en başarılısı (duâsı ençok kabûl olanı) eyle" diye duâ ederdi.
Vefâtına çok yakın, ölüm döşeğinde yatarken Câbir bin Zeyd'e bir isteği, arzusu olup olmadığı sorulduğunda; Hasan-ı Basri hazretlerini görmek istediğini söylemiştir. Hasan-ı Basri geldiği zaman; "Ey kardeşlerim! İşte bu saatte ben sizden ayrılıyorum. Ya Cennet'e veya Cehennem'e gideceğim" dedi ve ondan mânevi yardım istedi.