Ben, Allaha Ve Resûlüne Îmân Ettim

Ben, Allaha Ve Resûlüne Îmân Ettim
Ebû Ümâme (radıyallahü anh) anlatır: "Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) İslama davet için beni kendi kavmime gönderdi. Beni görünce; 'Hoş geldin yâ Ebâ Ümâme! Duyduk ki, sen de Muhammed'in dinine girmişsin?' dediler. Ben onlara; 'Ben Allaha ve Resûlüne imân ettim. Resûl-i ekrem beni, size İslâmiyeti anlatmak için gönderdi' dedim.
Sonra onlar, orada bir çanak yemek getirip, yemeğe başladılar. Bana da; 'Buyur ye' dediler. Ben de; 'Yazıklar olsun size! Ben size bu yediğinizi haram kılanın yanından geldim. Ancak bu, size, Allahü teâlânın emrettiği şekilde kesildiği zaman helâldir' dedim. 'Onun söylediği nedir?' diye sorduklarında, onlara; 'Size şunlar haram kılındı: (Eti yenen hayvanlardan boğazlanmaksızın ölen) ölü hayvan, akmış kan, domuz eti, Allahtan başkası adına boğazlanan hayvan, bir de henüz ölmemiş iken yetişip kesmediğiniz boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, başka bir hayvan tarafından boynuzlanmış, canavar tarafından parçalanmış hayvanlar, dikili taşlar üzerinde (câhiliyet devrinde taşlar için) kesilenler, fal okları ile kısmet aramanız. İşte bunlar yoldan çıkıştır. Bugün kâfirler, dininizi söndürebilmekten ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın. Yalnız benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâmı ihtiyâr ettim. Her kim son derece açlık hâlinde çaresiz kalırsa, günâha meyil kastı olmaksızın, canını kurtaracak kadar haram etlerden yiyebilir. Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir' meâlindeki, Mâide sûresi üçüncü âyet-i kerimesini okudum ve onlara İslâm dinini anlatmaya başladım. Onlar kabul etmediler. Ben de onlara; 'Yazıklar olsun size! Bari bana içecek az bir su verin. Çok susadım' dedim. Onlar bana su vermeyerek; 'Seni susuzluktan ölüme terk edeceğiz' dediler. Başımda bulunan sarığı katlayıp, yastık yaptım. Başımın altına koyup, kızgın kumlar üzerinde yatıp uyudum. Uykumda birisi bana, cam kâse içinde, insanların tatmadığı bir şerbet getirdi. Onu bana verdi. O şerbeti içtim, içer içmez de uyandım. O andan sonra ne susadım, ne de susuzluk diye bir şey hissettim..."

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek

İmândan Güzel Bir Nîmet Yoktur

Vehbi Tülek

Günah Işlemek, Ölümü Unutmanın Alâmetidir

Vehbi Tülek

Ahiret Yolculuğundan Gâfil Olan Zavallıdır!

Vehbi Tülek

İnsanla Hayvan Arasını Ayıran Fark Edeptir!

Vehbi Tülek