Bir Gönül Sultanı Abdurrahmân Efendi
"BUNDAN SONRA GELMEM!""Evime çekildim, ibâdetle meşgûl olup, kimseyle görüşmedim. Bu esnada hastalandım. Yanımda hizmet edecek kimseler yoktu. Bir gece duvar yarıldı ve içeri bir zât girdi. Hastalığım sebebiyle hizmetimi gördü ve gitti... Diğer geceler de aynen böyle devam etti. Ben hastalıktan kurtulunca, o zât; "Bundan sonra gelmem" dedi. Ben de; "Siz kimsiniz?" diye sordum. O da; "Beni tanımak istersen, şehirden ayrılan bir kâfileye katılırsın, o zaman beni bulursun" buyurdu. Ben de, bir zaman sonra şehirden ayrılan kâfile ile yola çıktım. Yolculardan bir kısmı, yolda güzel bir yere geldiğimizde "Burası çok güzel bir yerdir. Bu civarda sâlih biri oturur" dediler. Kendi kendime hemen aradığım bu zâttır dedim ve oradaki köye yöneldim. O zâtı gördüm. Gülerek beni karşıladı. O gün yanında kaldım, ikindi namazını kılacağımız zaman, bana yüksek bir yeri gösterdi ve beraberce oraya çıktık. "Bu yer nasıl?" diye sordu. Ben de güzel olduğunu söyledim. Tekrar, "Buradan bak" dedi. Baktığımda Kâbe-i muazzamayı gördüm. Gidip, orada cemâatle ikindi namazını kıldık. Namazı bitirdiğimizde Kâbe gözümüzden kayboldu."
"O MİSAFİRİ KABRİME GETİR!"
Sevdiklerinden biri şöyle anlatır:
Vefâtından sonra bir gece, rüyâmda Abdurrahmân Efendi'yi gördüm. Bana dedi ki: "Bursa'da Seyyid Neccâri'nin evinde bir misâfir var. Beni ziyâret etmek istiyor. Gidip onu al ve kabrime getir."
O gecenin sabahı derhâl gittim. O misâfiri buldum. Bir arzusunun olup olmadığını sordum. "Abdurrahmân Efendinin kabrini ziyâret etmek istiyorum" dedi. Onu alıp kabre götürdüm. Biraz sonra onun yalnız kalmak istediğini sezip, oradaki bir mescide girdim ve bekledim. Çok geçmeden, o ziyâretçi ile Abdurrahmân efendinin konuşmaları kulağıma geldi. Aynen hayattaki gibi konuşuyordu. Konuşması bitince mescidden çıktım. Kabrin yanına geldiğimde kimseyi bulamadım...