Bir Hikmet Ehli İmran El-kasr
Fakirlik ve zenginlik hakkında..."Kıyâmet günü fakirlik ve zenginlik tartılmayacak, fakirliğe ne ölçüde sabredilmiş ve zenginliğe ne ölçüde şükür edilmiş ise, o hesâb edilecek. Mesele çok fakir veya çok zengin olmak değil, çok sabretmek veya çok şükretmektir."
"Her kimde bulunursa bulunsun, tevâzu güzeldir, ama zenginlerde bulunursa çok daha güzel olur. Her kimde bulunursa bulunsun, kibir çirkindir. Ama, fakirlerde bulunursa çok daha çirkin olur."
"Bir Müslümanı medhedemiyorsan, bâri kötüleme. Faydalı olamıyorsan bâri zararlı olma, sevindiremiyorsan hiç olmazsa üzme!"
"İşittiğime göre cehennemde öyle bir vadi var ki; cehennem bile günde dörtyüz kere oranın korkusundan Allah'a sığınır. Bu vadi riyakâr kurrâlar için hazırlanmıştır."
Hastalanmış, hasta yatağında dünyadaki son anlarını yaşıyordu. Kızına dedi ki:
"Hayatım boyunca Allah'a itaat edeceğim. Eğer rükû, sücud ve Kur'an tilaveti olmasa dünyada yaşamayı hiç istemezdim."
"Samimi bir niyet ve..."
İmran el-Kasr, hayatını ibadetle geçirmişti. Vefat ettikten bir müddet sonra kızı onu rüyasında gördü. Babasına sordu:
"Babacığım, bizden ayrılalı senden bir haber alamadık, nasılsın, ne yapıyorsun, sana nasıl muamelede bulundular?"
"Dünya hayatı sona eren birinden nasıl haber alabilirsiniz?"
"Babacığım nasılsın?"
"İyiyim, çok iyiyim bize döşekler hazırlamışlar, evler kurulmuş. Kabirde cennetten gelen hizmetçilerle birlikteyiz. Her an cennet kokusunu duyuyoruz."
"Babacığım, çok iyi durumda olduğunu anladım. Seni bu duruma getiren nedir?"
"Samimi bir niyet ve Kur'an-ı kerimi çok okumam."