Büyük Mutasavvıf Câfer-i Huldî
Tasavvufun inceliklerine vâkıftıCâfer-i Huldi hazretleri, tasavvufun inceliklerini ve bu yolun büyüklerinin hayat ve menkıbelerini çok iyi bilirdi. Bu yolun büyüklerinden birçoğunu hâfızasında tutar; "Yanımda, tasavvufu ve tasavvuf büyüklerini anlatan yüz otuz tane kitap var" buyururdu.
Diğer bütün ilimlerde de söz sâhibi olan Câfer-i Huldi hazretleri, ince hakikatlere vâkıf idi. Çok ibâdet ederdi. Altmış defâ hacca gittiği rivâyet edilmektedir.
Câfer-i Huldi hazretleri, hâlini gizler, husûsi hâllerini, başkalarına nisbet ederek, menkıbe şeklinde herhangi bir zâtın başından geçmiş bir hâdise gibi anlatırdı. Bir gün şöyle anlattı: "Evliyâdan birisi Harem-i şerifte bulunuyordu. Bir ara çok acıktı. Hicr-i İsmâil denilen yere gelip duâ etti. Allahü teâlânın bir ihsânı olarak, o anda, yemek hazır oldu. O yemeği yeyip, Allahü teâlâya şükretti..." Bu "birisi" diye, menkıbe gibi anlattığı hâdise, aslında kendi başından geçmişti. O ise kendini gizliyordu.
"Lüzumlu ilimleri öğren!"
Bu mübarek zatın hikmetli sözleri pek çoktur. Bir gün şöyle buyurdu:
"Kendine lâzım olan ilimleri öğrenmeli ve bu ilimlerle amel etmeyi de ihmal etmemelidir."
Câfer-i Huldi hazretleri, 959 (H.348) senesinde Bağdad'da vefat etti. Sırri Sekati ve Cüneyd-i Bağdadi'nin yanına defnedildi. Vefatından önce hocası Cüneyd-i Bağdadi'nin şu sözünü tekrar etti:
"Bir kimse ibadetleri ihlas ile yaparsa, Allahü teâlâ o kimseye, boş hallerden, lüzumsuz heveslerden halas olmak nimetini, rahatını ihsan eder."