"cemâl Halvetî" Çelebi Halîfe
Büyük zelzeleden sonra...Sultan İkinci Bâyezid Hanın pâdişâhlığı sırasında İstanbul'da büyük bir zelzele olmuş, yüzlerce kişi ölmüş, vebâ salgını baş göstermişti...
Çelebi Halife'nin büyüklüğünü kabûl eden Sultan İkinci Bâyezid Han onu sık sık ziyâret ederek, duâsını almaya çalışırdı. Ona ve talebelerine iltifât ve ihsânlarda bulunurdu. Hattâ ilim ve fazileti ile duâsının kabûl olduğuna inandığı Çelebi Halife'yi kırk talebesi ile birlikte Medine-i münevvereye gönderdi. Onların yola çıkmasından hemen sonra İstanbul'daki vebâ salgını son buldu. Vebâ salgınının Allahü teâlânın izniyle âniden durması başta pâdişâh olmak üzere bütün devlet adamlarında ve halkta büyük sevince yol açtı.
Sultan İkinci Bâyezid Han, Çelebi Halife'ye haber gönderip; "Gitmenize lüzûm kalmamıştır. İsterseniz geri dönebilirsiniz" dedi. Fakat gönlü mukaddes topraklara ulaşmak aşkıyla dolu olan Çelebi Halife; "Mâdemki bu hayırlı yolculuğa niyet ettik. Hac vazifemizi ifâ ile, iki cihânın efendisini ziyâret edip, Devlet-i Aliyye-i Osmâniye'nin selâmeti için duâ ve niyazda bulunalım. Allahü teâlânın sultanımıza hayırlı uzun ömürler ihsân etmesi için yalvaralım" dedi.
Büyük âlimlerin sünneti...
Sultandan müsaade alarak yoluna devâm etti. Mekke-i mükerremeye varmadan Şam'dan sonra dokuz konak mesâfede bulunan Hisa veya Tebük Korusu denilen yerde vefât etti. Yanındaki talebelerine son olarak şunları söyledi:
"Ey oğul, bilmediğin şeyler hakkında bilenler gibi söz söylemekten kaçınmak bir nevi ilimdir ki, büyük âlimlerin sünnetidir."