Cemâleddîn Hansevî Hazretleri
Cemâleddin Hansevi hazretleri sohbetlerinde buyurdu ki:"Âzâları içinde yalnız dili ile şükreden kimsenin şükrü az olur. Çünkü gözün şükrü, bir hayır gördüğü zaman onu almak, eğer şer görürse onu örtmektir. Kulağın şükrü, bir hayır işittiği zaman onu ezberlemek, şer işitirse onu unutmaktır. Ellerin şükrü, onlarla hak olandan başkasını tutmamaktır. Midenin şükrü, ilim ve hilm ile dolu olmak; ayakların şükrü de, iyilikten başkasına gitmemektir. Kim böyle yaparsa hakikaten şükredenlerden olur."
"Tasavvuf; kalbi kötü huylardan temizlemek ve iyi huylar ile doldurmak demektir. Kalbi ıslâh etmek, her şeyden daha önemlidir. Çünkü kalp, bedende emrine itâat edilen ve her hükmü yerine getirilen bir hükümdâr gibidir. Vücûddaki uzuvlar onun emri altındaki hizmetçilerdir. Bunun için Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "İnsanın bedeninde bir et parçası vardır. Bu iyi olursa, bütün uzuvlar iyi olur. Bu kötü olursa, bütün organlar bozuk olur. Bu (et parçası) kalbdir." Yâni bu yürek denilen, et parçasındaki gönüldür. Bunun iyi olması, kötü ahlâktan temizlenip iyi ahlâk ile süslenmek demektir."
"O, BAĞIŞLANDI" DEDİLER!..
Cemâleddin Hansevi, on üçüncü asrın başlarında Hansi kasabasında vefât etti. Bugün ziyâret mahalli olan türbesine defnedildi. Vefat etmeden kısa bir zaman önce şöyle dua etti:
"Allah'ım! Bizi öyle bir rızıkla rızıklandır ki, onun vâsıtasıyla sana çok şükür edebilelim. Yâ Rabbi! Her an her yerde sana muhtâcız."
Vefâtından sonra kendisini rüyâda gördüler. Hâlini sordular. "Beni kabre koydukları zaman, iki azap meleği geldi. Arkalarından iki melek daha geldi. 'O, akşam namazından sonra kıldığı iki rekat namaz ve farz namazdan sonra okuduğu Âyet-el-kürsi hürmetine bağışlandı' dediler" buyurdu.