Debbağzâde Mustafa Efendi
Resûl-i ekrem "sallallahü aleyhi ve sellem" efendimiz, hicretten 53 sene evvel nisan ayının yirmisine rastlayan, Rebi'ul-evvel ayının onikinci Pazartesi gecesi, sabâha karşı, Mekke-i mükerreme şehrinde dünyâya gelmiştir. Dünyânın her tarafındaki Müslümânlar, her sene, bu geceyi, Mevlid Kandili olarak tes'id etmektedir. Her yerde (Mevlid kasideleri) okunarak Resûlullah hâtırlatılmaktadır. Peygamber efendimiz nübüvvetten sonra, her yıl, bu geceye ehemmiyyet verirdi. Âdem aleyhisselâm rûh ile ceset arasında iken, O Peygamber idi. Âdem aleyhisselâm ve her şey, Onun şerefine yaratılmıştır. Arş ve gökler ve Cennetler üzerine, İslâm harfleri ile mübârek ismi yazılmıştır. Ona (Muhammed) adını, dedesi Abdülmuttalib koydu. Onun adının yeryüzüne yayılacağını, herkesin Onu medh ve senâ edeceğini rü'yâda görmüştü. Muhammed, "çok medh olunan" demektir...YERYÜZÜNÜ ŞEREFLENDİRİNCE
Yeryüzünü şereflendirince, şehâdet parmağını kaldırdı ve secde etti. Melekler beşiğini sallardı. Altı yaşında iken, annesi Âmine "radıyallahü anhâ", sekiz yaşında iken, dedesi Abdülmuttalib vefât etti. Yirmibeş yaşında iken, Hadice "radıyallahü anhâ" ile nikâh etti, evlendi. Kırk yaşına gelince, Ramezân-ı şerif ayında, pazartesi günü, şehrin bir sâat şimâlindeki (Cebel-i hirâ) ve (Cebel-i nûr) denilen dağdaki mağarada, melek göründü. Bütün insanlara ve cinne Peygamber olduğu bildirildi. Evvelâ Cebrâil "aleyhisselâm" geldi. Sonra üç sene, İsrâfil "aleyhisselâm" gelip, ba'zı şeyler öğretti. Fakat, Kur'ân-ı kerim getirmedi. Sonra, Cebrâil "aleyhisselâm" gelmeye başlayarak, bütün Kur'ân-ı kerimi, yirmi senede indirdi...