“Nesh” lügatte izâle etmek, gidermek, yok etmek, değiştirmek ve nakletmek manasınadır. Usûl-i fıkıh ilmi ıstılahına göre, bir nass’ın hükmünü daha sonra gelen bir nass’la kaldırmak, dinî bir hükmü şerî bir delil ile kaldırmak demektir. Kendinden önceki hükmü kaldıran delile "nâsih", hükmü kaldırılan delile de “mensûh” denir. Peygamberlerin (aleyhimüsselâm) şeriatlerinin hükümlerinde değişmeler olmuştur...
Nâsih, sadece vahiy devam ederken Resûlullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatında gerçekleşmiş ve sona ermiştir. İtikad esaslarında, dinî asıllarda ve haberlerde nesh olmaz; sadece emir ve yasaklarda nesh olabilir. Kur’ân-ı kerimde bu konuda çok açık âyetler bulunmaktadır. Şöyle ki:
“Biz herhangi bir âyeti nesheder veya onu unutturursak, ondan daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki; gerçekten Allah her şeye Kadir’dir.” (Bakara 106)
“Biz bir âyet yerine başka bir âyeti değiştirdiğimizde, o kişiler: ‘Sen ancak bir uydurucusun!’ derler. Oysa Allah neyi indireceğini pek iyi bilmektedir. Doğrusu onların pek çoğu bilmezler.” (Nahl 101)
“(Ey Habibim) Biz seni okutacağız da sen asla unutmayacaksın. Ancak Allah’ın dilediği müstesna. Çünkü O âşikârı da bilir, gizliyi de” (el-Âlâ, 6-7)
Kur’ân-ı kerimde bu konuda birçok örnek vardır. Nesh üç şekilde olur: Lafzı ve manası mensuh (kaldırılmış) olan, Yalnız manası (hükmü) kaldırılıp lafzı mevcut olan, Lafzı lafzı kaldırılıp manası baki olandır.
Âlimler neshi ve mensuh meselesine ve bu konu ile alakalı âyetlere vâkıf olmayanların ayetlerden hüküm çıkarmaya çalışmalarının ve Kur’ân-ı kerimden vaaz vermelerinin caiz olmadığını bildirmişlerdir.