Nihayet bütün paralar toplandığında adam," Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum! Bana büyük bir iyilikte bulundunuz. Bu soğukta denize dalıp paralarımı çıkardınız. Bir sürü zahmete katlandınız. Bu iyilikleriniz karşılıksız kalmamalı. Size borcumu ödemem lâzım, dedi ve elini torbasına attı.Ancak orada bulunanlar, buna itiraz ettiler. İçlerinden biri," Bize hiçbir borcun yoktur, dedi, biz sadece vazifemizi yaptık. Bu durumda kim olsa, aynı şeyi yapardı.Adam hayretler içindeydi." Ama nasıl olur? dedi, bunca iyilik karşılıksız yapılır mı?Yardımseverlerden bir diğeri," Neden olmasın? İnsanlık yardımlaşmayı gerektirir. Hem ne yaptık ki?.. dedi. Adam defalarca teşekkür ederek oradan ayrıldı ve evine döndü. İçinde hâlâ bir şüphe vardı. Aceleyle torbasını boşalttı. İçindeki paraları teker teker saydı. Paraları tamamdı. Bir kuruş bile eksik değildi. Bu asil davranış karşısında şunları düşünmekten kendini alamadı: "Acaba, diyordu, halkın en fakir tabakasında bile incelik ve zarafetin bu derecesi yalnız Türkler'e mi mahsustu? Hakikaten bütün bu ulvi karakterler onlara ancak şeref verirdi. Hiç şüphesiz ki, ahlâk bakımından Türk siyâsetiyle medeni hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyetteydi."