El-mürşidî Ve İbn-i Batuta...
"BEN İMAM, O CEMAAT OLDU""Şeyh Ebu Abdullah ile buluştuk; o hemen ayağa kalkarak benimle kucaklaştı. Yemek hazırlattı, birlikte yedik. Üzerinde siyah yünden bir cübbe vardı. İkindi namazının vakti gelince beni imam yaptı. Yanında bulunduğum sürece her namaz vaktinde bana imamlık yaptırdı, kendisi ise cemaat oldu. Uyumak istediğim zaman, zaviyenin damına çıkıp orada yatmamı söyledi. Dama çıktığımda bir hasır ile post, abdest için leğen, bir su testisi ve içmek için bir su bardağı buldum. O gece bir rüya gördüm:
Büyük bir kuşun kanadı üzerindeymişim. Kuş benimle kıble tarafına doğru uçuyor. Önce sağ tarafa, sonra doğuya doğru gidiyor. Sonra güney tarafa yöneliyor. Sonra da doğuya doğru uzaklaşıyor. Nihayet karanlık yeşil bir yere inip, beni oraya bırakıyor...
Bu rüyaya şaşıp kendi kendime dedim ki: Eğer Şeyh gördüğüm rüyayı keşfederse, tâbiri de onun anlattığı gibi olur!..
Sabah namazı için yanına gittiğimde, imam olarak yine beni öne geçirdi. Namazdan sonra Emir Yelmelek yanına geldi, vedalaşıp ayrıldı. Oradaki diğer ziyaretçiler de onunla vedalaştılar. Şeyh onlara ayrılmalarından önce azık olarak küçük küçük kuru ekmek dilimleri verdi. Kuşluk namazını kıldıktan sonra beni yanına çağırdı. Rüyamı bana açtı, ben de kendisine güzelce anlatıverdim. Şöyle dedi:
"BANA KURU EKMEK VERDİ!"
Kâbe'yi haccedeceksin ve Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) kabrini ziyaret edeceksin. Sonra Yemen ülkelerini, Irak'ı, Türk ülkelerini dolaşacak ve oralarda uzun süre kalacaksın. Hindistan'da Dilşâd-ı Hindi ile buluşacaksın. Seni orada düştüğün tehlikeden kurtaracak!
Sonra azık olarak bana da kuru ekmek dilimleri ile biraz da para verdi. Kendisiyle vedalaşıp ayrıldım. Bu sözler, ondan duyduğum son sözler oldu. Kısa bir zaman sonra vefat etti. O günden itibaren seyahatimde sadece güzelliklerle karşılaştım. Onun bereketi üzerimde açıkça görüldü.