Enes bin Mâlik’ten “radıyallahü anh” rivâyet edilir: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Allahü teâlâ size, Ebû Bekr, Ömer, Osmân ve Alî’nin “radıyallahü anhüm” sevgisini, namâz, oruç, hac ve zekât gibi farz etti. Allahü teâlâ onların üstünlüklerini inkâr edenlerin namâzlarını, oruç, hac ve zekâtlarını kabûl etmez.)
Yine Enes bin Mâlik’ten “radıyallahü anh” rivâyet edilir: Resûlullah buyurdu ki: (Muhakkak ben ümmetimden, onları Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah kavline davet etdiğim gibi, Ebû Bekr, Ömer, Osmân ve Alî'nin “radıyallahü anhüm” sevgisini de isterim.)
Yine Enes bin Mâlik’ten “radıyallahü anh” rivâyet edilir: Resûlullah buyurdu ki: (Ben ilmin şehriyim. Ebû Bekr zemînidir. Ömer duvârlarıdır. Osmân semâsıdır. Alî kapısıdır. Ebû Bekr, Ömer, Osmân ve Alî “radıyallahü anhüm” hakkında hayır söyleyiniz!) Abdurrahmân ibni Avf “radıyallahü anh” bildirdi: Resûlullah buyurdular ki: (Ben yakında ölürüm. Siz de ölürsünüz. Kıyâmet günü amellerinizden size sual olunur. Size oğul, baba ve dede fayda vermez. Ancak selîm kalb ile Allahü teâlânın huzûruna gelen kurtulur. Günâhı olanlara kıyâmet gününde şefaat etmemi ihsân, ikrâm etmişlerdir. Benim şefaatim, benim eshâbıma kötü söyleyenlere, dil uzatanlara harâm olur.)
Yine Abdullah bin Ömer’den “radıyallahü anhümâ” rivâyet edilir: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Muhakkak Allahü teâlâ, sizin üzerinize namâzı, orucu, haccı ve zekâtı farz etti ise, Ebû Bekr, Ömer ve Osmân ve Alî “radıyallahü anhüm” hazretlerinin sevgilerini farz etti. Her kimse bu dördünden birine buğzederse, onun ne namâzını, ne orucunu, ne zekâtını ve haccını kabûl eder. Kıyâmet günü kabrinden Cehenneme gitmek üzere haşrolunur.)
Abdullah bin Ömer “radıyallahü anhümâ” rivâyet etmiştir: Resûlullah buyurdular ki: (Eshâbıma söven kimseleri gördüğünüz zamân, her neye kâdir iseniz, tövbe etmeleri için onu yapınız. Müslümân olsunlar. Eğer onlar Ehl-i sünnet ve cemâat olmazsa aranızdan gitsinler [aranızdan çıkarınız.])