Fıkıh Ve Hadis âlimi İbrâhim Nehâî

Fıkıh Ve Hadis âlimi İbrâhim Nehâî
Şöhretten dâimâ kaçardı
İbrâhim Nehâi, ilim ve fazilet sâhibiydi. Yaptığı iyi işleri gizler, şöhretten dâimâ kaçardı. Öyle ki, halkın görebileceği bir yerde veya câmide sütun dibinde ibâdet etmezdi. Sorulmadıkça konuşmaz, fetvâ istenmedikçe herhangi bir şeyin hükmünü beyân etmezdi. Çok az konuşur; "Din ve dünyâ işlerinde, parmak ile gösterilmek, meşhur olmak, zarar olarak insana yetişir. Bu zarardan ancak Allahü teâlânın koruduğu kimseler kurtulur" buyururdu. Meşhur olmak endişesiyle kâdı olmamak için Haccâc zamânında bir müddet gizlenmişti...
Bu mübarek zat, namaz kılarken kendinden geçer, namazdan sonra ağır bir hasta gibi bir saat kadar dururdu. Çok Kur'ân-ı kerim okur, herkesin ayıplarını örterdi. Her işinde ihlâslı olup, doğru yoldan ayrılmaz, dünyâ için, makâm, mevki için aslâ bir şey söylemezdi. Dünyâya kıymet vermez ve şüpheli şeylerden sakınırdı.
Hanefi mezhebinin fıkhi hükümleri Eshâb-ı kirâmdan Abdullah bin Mes'ûd'dan başlayan bir yolla gelmiştir. Yâni mezhebin kurucusu İmâm-ı A'zâm Ebû Hanife fıkıh ilmini Hammâd'dan, Hammâd da İbrâhim Nehâi'den, bu da Alkame'den, Alkame de, Abdullah bin Mes'ûd'dan, o da Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemden almıştı.

"Seni ağlatan nedir?"
Bu mübarek zat buyurdu ki:
"Bizim hayatlarına yetiştiğimiz insanlar, herhangi bir toplantıda yaptıkları iyilikleri anlatmayı hoş görmezlerdi."
"Hastaya durumu sorulduğu zaman, önce hâlini hayırla anıp, sonra derdini anlatırsa, hâlinden şikâyet etmiş sayılmaz; mânevi bir zarârı olmaz."
İbrahim Nehâi hazretleri vefat edeceği zaman ağladı. "Seni ağlatan nedir?" denilince, "Allah'tan bana ya cennet veya cehennem müjdesini getirecek bir elçi bekliyorum" dedi.

Gelen Belalara Sabırlı Hatta Şükredici Olmalı

Vehbi Tülek

Kişiyle Alay Etmenin Sonu Pişmanlıktır

Vehbi Tülek

İnsanlarla Uğraşmakta Hayır Ve Fayda Yoktur

Vehbi Tülek

Ey Mahmûd! Uzat Elini Seni Yukarı Çekeyim

Vehbi Tülek

Nefis, Çok Övülmesi Yüzünden Firavunlaştı

Vehbi Tülek