Fâni Kimselerin Çocuklarısınız
Ömer bin Abdülaziz hazretleri şöyle buyurdu: "Ömrünüz size uzun gelmesin, yoksa kalbiniz katılaşır. Düşmanlarınıza boyun eğersiniz. Gece olunca, sabahlayıp sabahlamayacağını, sabahlayınca, akşama kavuşup kavuşamayacağını bilemeyen kimse uzun emelli olamaz. Bazen, bu iki zaman arasında ölüm tehlikeleri olabilir. Dünyaya, ancak akıbetinden emin olanlar meyleder. Dünyâda, bir yarasını iyileştiren kimseye, başka taraftan bir yara isâbet eder. Öyleyse, insan dünyâya nasıl meyledebilir? Kendime menettiğim şeyleri size emretmekten, Allahü teâlâya sığınırım. Yoksa, hak ve doğruluktan başka bir şeyin fayda vermediği kıyâmet gününde, rezil ve rüsvâ olurum..." Bu hutbesinden sonra ağladı. Orada bulunanlar da onunla beraber ağladı...
Bu mübarek zatın, vefat etmeden evvel okuduğu son hutbe de şudur: "Ey insanlar! Siz, boşuna yaratılmadığınız gibi, başıboş da terk edilmiş, değilsiniz. Yarın kıyâmet günü Allahü teâlâ sizin aranızda hükmedecektir. Allahü teâlânın her şeyi kuşatan rahmetinden çıkan kimse, hüsrana uğramıştır ve genişliği, gökler ve yer kadar olan Cennetten mahrûm kalır. Biliniz ki, yarın kıyâmet gününde emniyet ve güven; bugünden korkup, hazırlanan, azı (dünyâyı) verip, çoğu (ebedi âhiret saadetini) satın alan kimseler içindir. Görmüyor musunuz? Siz, fâni olan kimselerin çoluk çocuklarısınız. Sizden sonra onların soyunu, kalanlarınız devam ettirecek. Siz de gideceksiniz. Yine görmüyor musunuz ki, her gün aranızdan, ömrünü tüketen birisini âhırete uğurluyorsunuz. Sonra onu, topraktan bir çukur olan mezara gömüyorsunuz. Onu oraya, yastıksız ve yataksız bırakıyorsunuz. Artık o, orada hiçbir iş yapacak, bir ihtiyâcını temin edecek hâlde değildir. Dostlarından ve sevdiklerinden ayrılmış, hesap verme ile karşı karşıyadır. Onun orada, dünyâda bıraktığı malına mülküne ihtiyâcı yoktur. Fakat, dünyâda iken gönderdiği iyiliklere, yaptığı ibâdet ve tâatlere çok ihtiyâcı vardır... Vallahi ben size bunları söylüyorum. Fakat, aranızda kendimden daha günahı çok birisini de görmüyorum. Allahü teâlâdan beni ve sizi af ve mağfiret buyurmasını diliyorum."