Günahkârlar, Dâima Korku Içindedirler!
Kulun, Allahü teâlâya olan tâatini mükemmel bir şekilde yapabilmesi için, dünyâ sevgisinden ve dünyâ ile alâkalı bağlardan kurtulması lâzımdır, insan dünyâdan uzaklaştıkça, Allahü teâlâya yaklaşır. Manevi kirlerden uzaklaşıp, melekût âlemine yükselir. Abdullah bin Mübârek hazretleri buyurdu ki: "Îmânın aslı, Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) getirmiş olduğu şeylerin hepsini tasdik etmektir. Bunları tasdik eden kimse, bunlarla amel eder. Yani Allahü teâlâya itaat eder. Ebediyyen Cehennemde yanmaktan kurtulur."
Büyük âlimler, Allahü teâlânın nimetlerine üç şeyle kavuşulacağını, bunların; çok şükretmek, tâate yapışmak ve günahlardan sakınmak olduğunu bildirmişlerdir.
Allahü teâlâ, üç şeyi, üç şey içinde gizlemiştir: Rızâsını tâatte, gadabını günahlarda, velileri de kulları arasında gizlemiştir. Bunun için hiçbir tâati basit görme. Olur ki o tâat, Allahü teâlânın rızâsına vesile olan tâattir. Hiçbir günâhı küçük görme. Olur ki, küçük gördüğün o günah, Allahü teâlânın gazabına sebep olabilir. Hiçbir kimseyi de hor görme ki, o kimse de Allahü teâlânın veli kullarından biri olabilir...
İtaat sahibi kimsenin vasıflarından birisi de odur ki, Allahü teâlânın kazasına boyun eğer. Böyle bir kimse, kendisine gelen ve kendisinden ayrılan bir şeyde nefsine pay ayırmaz. Meydana gelen her şeyin, Allahü teâlânın dilemesi ve takdiri ile olduğunu bildiği için gönlü rahattır.
Günahlar, Allahü teâlânın nimetlerinin gidip, azâbının gelmesine sebep olur. Zarar ve pişmanlık getirir, dünyâda insanı utandırır. Âhirette azâba düşmeye sebep olur. Günah işleyenler dâima korku ve gönül rahatsızlığı içindedirler. Emniyet ve rahat içinde olamazlar. Kötülük işleyen kimse, dâima zelildir, aziz olamaz. Dâima kötülenir, sevilmez. Her zaman kötü bir kimse olarak tanınmaktan kurtulamaz. Fudayl bin Iyâd hazretleri; "Allahü teâlâyı tanıdıktan sonra O'na isyanda bulunan kimseye çok hayret ediyorum" buyurmuştur.