Hâce Evliyâ-i Kebîr

NAMAZ DİNİN DİREĞİDİR...
İyi biliniz ki, namâz, dinin direğidir. Namâz kılan bir insan, dinini doğrultmuş olur. Namâz kılmayanın, dini yıkılır. Namâzları, müstehab zamânlarında ve şartlarına ve edeblerine uygun olarak kılmalıdır. Bunlar, fıkıh kitâblarında bildirilmiştir. Namâzları cemâ'at ile kılmalı ve birinci tekbiri imâm ile birlikte almaya çalışmalıdır ve birinci safta yer bulmalıdır... Bunlardan biri yapılmazsa, mâtem tutmalıdır. Kâmil bir Müslümân, namâza durunca, sanki dünyâdan çıkıp âhırete girer. Çünkü, dünyâda Allahü teâlâya yaklaşmak, çok az nasib olur. Eğer nasib olursa, o da zılle, gölgeye, sûrete yakınlıktır. Âhıret ise, asla yakınlık yeridir. İşte namâzda, âhırete girerek, burada nasib olan devletten hisse alır...
Allahü teâlânın Peygamberi "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Bir mü'min namâz kılmaya başlayınca, Cennet kapıları onun için açılır. Rabbi ile onun arasında bulunan perdeler kalkar. Cennette olan hûriler onu karşılar. Bu hâl, namâz bitinceye kadar devâm eder.)