Hacı Halîfe! Kutbu Görmek Ister Misin?
Talebelerinden Hayreddin Halife'nin oğlu Hacı Halife şöyle anlatmıştır: "Hacca gitmeye niyet etmiştim. Kutb-ı âlem Çelebi Sultan'dan müsaade ve duâ almak için huzûruna gittim. Mesciddeydi. Mescide girdiğimde mihrabda kıbleye doğru oturmuş kendi kendilerine şöyle diyorlardı:
-Hey Hacı Halife! Bir sene daha sabredemedin mi ki bizimle berâber gidesin!
Sonra geldiğimi fark edip bana döndü ve;
-Hacı Halife! Şimdi seni anıyordum. Şeyhülislâm Berdei Sultanın rûhâniyeti senin hacca gideceğini haber verdi ve; 'Bizim Hayreddin Halife'nin oğlu Hacı Halife Mekke'ye gider. Ona himmet ve duâ eyle' buyurdu. Ondan bildim ki hacca gidersin' dedi. Beni hoş görüp uğurlarken de şöyle dedi:
-Hacı Halife! Kutbu görmek ister misin? Ben de;
-İsterim Sultanım. Bunun için himmet buyurun, dedim. Bana;
-Arafat'a vardığın zaman sağ tarafında falan yerde bir çadırda Ricâl-i gayb (Allahü teâlânın gizlediği sevgili kulları) toplansalar gerektir. Baş tarafta yüzü örtülü oturan kutb-ı âlemdir. Onu ziyâret edersin, buyurdu.
Arafat'a vardığımda târif ettiği gibi bir çadır buldum. Çadıra girip Allah adamlarının ayaklarının bastığı topraklara yüzümü sürdüm. İçerisi büyük zâtlarla doluydu. Baş tarafta yüzü örtülü biri oturuyordu. Târife göre yüzü örtülü olan kutb-ı zamandı. Yanına yaklaşıp;
-Seni yaratan Rabbimin aşkına! Sultanım lutfeyle, mübârek yüzünüzden örtüyü kaldırıver de yüzünüzü göreyim. Ben size şeyhimin yüksek himmetiyle eriştim, diyerek hem ağladım hem yalvardım. Benim ağladığımı ve yalvardığımı görünce yüzünden örtüyü kaldırdı. Mübârek yüzüne baktım bir de gördüm ki o zât şeyhim Muhammed Çelebi Sultan'ın kendisidir. Bu hâli görür görmez bir nâra attım. Aklım başımdan gitmiş. Bir müddet sonra kendime gelip toparlandım. Kalkıp etrafıma baktım orada kimse yok...
Hacdan döndükten sonra hocamın huzûruna vardığımda;
-Hacı Halife! Kutbu gördün mü? Sakın ben hayattayken bu sırrı kimseye açma, söyleme, buyurdu.