Hadramutlu Mutasavvıf Ebû Abdullah Hadramî
Herkes tarafından sevilirdi...Bu mübarek zat, vaktini Allahü teâlânın râzı olduğu işlerde geçirir, ilim öğretir, talebe yetiştirir, emr-i mârufta bulunmakla meşgûl olurdu. Ahlâkının güzelliği, ilminin çokluğu, dinine ve ibâdetine düşkünlüğü, cömertliği, tatlı dili ve güler yüzü, insanlar tarafından çok sevilmesine vesile oldu. Kendisini çok seven insanlar, gittiği yolu daha iyi öğrenmek için, nasihatlerini can kulağı ile dinlediler. Birçok kerâmetlerini gördüler. Bu durum, ihlâslarının ve hocalarına karşı sevgilerinin artmasına sebeb oldu.
Ebû Abdullah Hadrami, Yemen'de Tihâme taraflarında Dıhhi köyünde yerleşti. Kendisine bir dergâh yaptı ve dersler vererek ilim öğretti. Ölü kalpleri diriltip, insanlara huzur ve saâdet hazinelerinin kapılarını açtı. Pek çok talebe yetiştirip kıymetli eserler yazdı. Talebeleri arasında oğulları İsmâil ve İbrâhim, babalarına lâyık evlâd olmaya gayret ettiler. Bu mübârek evlâdlarının hâlleri, kendisine doğmadan önce müjdelendi. Gâibten bir nida; "Ey Muhammed! Senin iki oğlun olacak. Biri fıkıh, diğeri de hadis ve fıkıh âlimi olacak" diye onları haber vermişti.
"Ölüm çobanı seni güdüyor!"
Ebû Abdullah Hadrami hazretleri vefatı sırasında buyurdu ki:
"Göç eden kimsenin ameli gibi amel et! Sen de göç etmiyor musun? Ölüm çobanı seni güdüyor. Bir gün olacak ki, seni mahşere doğru sürüp götürecektir. Öyle ise ey nefsim, ibret alma zamanı gelmedi mi? Bu gaflet yoksa mahşere kadar mı? İşte her şeyi ve seni yaratan Allahü teâlâ, işte emirleri ve işte sevgilisi Muhammed aleyhisselam! Haydi! Haydi! Onlara kavuş haydi!"