Hakîkî Müslüman Sır Saklayıcıdır
İyi bir Müslüman dünyâ malı için arkadaşlarına kırılmaz. Kimseden bir şey istemez. Kanâat sahibidir. Allahü teâlânın verdiği nimetlere dâima hamd eder. Kalbinin kırık olduğu zamanlarda, Müslüman kardeşlerine duâ eder, onlar için af ve afiyet temennisinde bulunur. Cimrilikten sakınır, Allah için vermekten zevk alır. Kendisi için bâki olan, cebinde sakladığı değil, Allah için vermiş olduğudur. Müslümanların huzûrunu, kendi huzûruna tercih eder. Onların verdiği zahmetlere sabırla karşı koyar. Kimseye karşı kibirlenmez, böbürlenmez ve kimseyi hor görmez.
Fütüvvet sahibi hakiki bir Müslüman, yarım iş yapmaz. Başladığı işi bitirir. Anne ve babasına öf bile demez. Onların günah olmayan emirlerini yapar. Çocuklarına iyi bir terbiye verir, dinini öğretir. Şefkatlidir. Ailesi ile iyi geçinir, onu iyi idâre eder. Haram olmayan isteklerini, gücü yettiği kadar yerine getirir. Akrabalarını ziyâret eder, uzak olanlara gidemezse, mektûpla gönüllerini alır. Onlara iyilik etmekten geri kalmaz. Herkese karşı güler yüzlüdür. Kalb kırmanın Kâbe'yi yıkmaktan daha büyük günah olduğunu bilir. Zenginlere, zenginliğinden dolayı hürmet etmez. Her Müslümana karşı tevâzu sahibidir. Âlimlerin buyurduğu gibi hareket eder. Evliyâlık hâllerini inkâr etmez. Bid'at sahiplerinden, insanların Allahü teâlâya ulaşmasına engel olan kimselerden, arslandan kaçar gibi sakınırlar.
Fütüvvet sahibi olan iyi bir Müslüman, kimseyi özür dilemeye mecbûr etmez. Sır saklayıcıdır, ihânet etmez. Hased etmekten sakınır.
Ebû Bekr el-Varrâk hazretleri, "Eskiden fütüvvet sahipleri, arkadaşlarını över, kendilerinden bahsetmezler, hattâ kötülerlerdi. Rahatlığı dostlarına, zahmeti kendilerine seçerlerdi. Şimdi ise, herkes kendilerini övüp, dostlarını kötülüyor. Zahmeti kardeşine, rahatı kendilerine seçiyorlar" buyuruyor. Yahyâ bin Muâz hazretleri de; "Üç huy vardır ki, kişinin amelini ve ahlâkını düzeltir: 1. Zengin olanlara düşman gözüyle bakmayıp, nasihat verici olmak. 2. Fakirlere karşı kibirli olmayıp, tevâzu üzere olmak. 3. Hanımlara karşı kaba davranmayıp, şefkat ile muâmele etmektir" buyurdular.