Halîfe-i Kızılayak
Bolşevik İhtilâli sırasındaHalife-i Kızılayak, Bolşevik İhtilâli sırasında Kalişof hâdisesinden itibâren Ruslara karşı çok gazâ ve cihâdlarda bulundu. Buhârâ Emirliği Rusların eline geçtikten sonra da cihâdı bırakmadı. Ancak silâh ve gıdâ yetersizliğinden Afganistan'a hicret etmek mecburiyetinde kaldı. Büyük bir kalabalıkla Afganistan'a geçen Halife-i Kızılayak, bundan sonra devamlı cihâd hareketini destekledi...
Halife-i Kızılayak, Afganistan'a geçtikten sonra ilk önce Andhoy kazâsının Altıbölek köyünde oturmuşsa da bâzı hâdiseler sebebiyle Cüzcân vilâyetine yakın bir yere yerleşti. Buraya eski köylerinin ismi olan "Kızılayak" adı verildi
Zâhir Şâh zamânında bir ara Halife-i Kızılayak'ın gözleri görmez olmuş ve tedâvi için Kâbil'e gitmişti. Yol boyunca halk onu gruplar hâlinde karşılıyor ve bir kerecik bile olsa onunla müsâfeha edebilmek ve duasını alabilmek için can atıyordu.
Kâbil'e vardıklarında, onu bizzat Zâhir Şâh karşıladı. Zâhir Şâh Halife-i Kızılayak'ı gördüğü anda hemen ayağa fırlayarak ellerine sarıldı ve; "Ben sizi daha önce de görmüştüm" diyerek şunları anlattı:
"Bir kuyuya yuvarlandım"
-Daha Şah olmamıştım. Babam sağdı. Bir gün av için Dere-i Acer denilen yere gittim. Heyecanla av peşinde koşarken atımla birlikte oradaki bir kuyuya yuvarlandım. O anda; "Yetiş ya pir" şeklinde haykırmıştım. Hemen göğsümden kavrayan bir el beni kenâra koymuştu. İşte o vakit karşımda sizi gördüm. "Korkma yavrum" diye beni sâkinleştirdikten sonra nereye gittiğinizi anlayamamıştım...
Bu mübarek zat, büyük veli hazret-i İşan'ın torunlarından olan hanımı vefât edince; "Artık gitme zamânımız geldi" buyurdu. Hakikaten hanımının vefâtından bir gün sonra 1955 (H.1375) yılında kendisi de Hakkın rahmetine kavuştu...