Hanım Sahâbî Ümmü Zer
TEREDDÜTSÜZ İMAN ETTİ...Bir gün Mekke'de putları inkâr eden, insanları Allah'a dâvet eden son Peygamberin çıktığına dair haberler aldılar. Bu sevindirici haberi araştırmak üzere Ebû Zer, kardeşi Uneys'i Mekke'ye gönderdi. Yeni din ve son Peygamber hakkında bilgi edinerek dönmesini istedi. Memleketine dönen kardeşinin getirdiği bilgilerle gönlü tatmin olmayan Ebû Zer, kendisi Mekke'ye gitti. Peygamber efendimizle buluştu ve İslâm'la şereflendi. Bir müddet Mekke'de kalıp İslâm'ı öğrendikten sonra tebliğ etmek üzere kabilesine döndü. İlk olarak hanımı Ümmü Zer'i İslâm'a davet etti. O da tereddütsüz hemen kabul etti. Kelime-i şehâdet getirerek. İslâm'la şereflendi.
Resûlullah efendimizden ayrı kalmaya dayanamıyorlardı. Hasret ve muhabbeti artık onları durduramadı. Hicret edip, efendimizin huzurunda yaşamak istediler. Hendek Savaşından sonra Medine-i Münevvere'ye hicret ettiler. İki Cihan Güneşi Efendimizin beldesinde yaşamaya başladılar. Mescidinden ayrılmadılar...
Ebû Zer hazretleri, mescidde Efendimizden duyduğu yeni bilgileri hanımı Ümmü Zer'e aktarıyordu. Ümmü Zer de bir hanım sahâbi olarak beyinden çok faydalı ilim öğrendi. Birçok hadis-i şerif nakletti...
MEDİNE'DEN ŞAM'A...
Bu iki Hak âşığı, Resûl-i Ekrem efendimizin dâr-ı bekâ'ya irtihallerinin ardından Medine'den ayrılıp Şam'a doğru yolculuğa çıktılar. Meşakkati ve sıkıntıyı tercih ettiler. Bu arada üç çocuklarını kaybettiler... Şam'da insanların, sünneti seniyye çizgisinden uzaklaştıklarını görünce onları uyarmak üzere Ebû Zer erkeklere, Ümmü Zer de hanımlara çok nasihat ettiler. Ancak, zühd ve takva üzere yaşayanlar azaldıkça tekrar Medine-i Münevvere'ye döndüler. Fakat bu sefer de Resûlullah efendimizi görememenin hasretine dayanamadıkları için tekrar Medine'den ayrılmak istediler. Hazreti Osman onlara Rebeze'ye gidip yerleşmelerini tavsiye etti. Orada yalnızlık içerisinde iken Ebû Zer vefat eyledi. Ümmü Zer ise tekrar Medine-i Münevvere'ye döndü. Çok geçmeden o da vefât etti. Vefat ederken şunları söyledi:
"Resulullah efendimizden işittim. Buyurdu ki: 'Ben ve yetimi gözeten, cennette şöylece (iki parmağını birleştirdi) beraberiz.' Yetim hakkına çok dikkat ediniz."