Hanım Velîlerden Seyyidet Nefîse
Rivâyet edilir ki, Seyyidet Nefîse zamanında Mısır'da, dört tâne kız çocuğundan başka kimsesi bulunmayan ihtiyar bir kadın vardı. Bunlar iplik eğirirler, her Cumâ günü ihtiyar kadın ipliği pazara götürüp, yirmi dirheme satardı. On dirheme, iplik yapmak için pamuk, kalan on dirhem ile de yiyecek bir şeyler satın alır, gelecek Cumâya kadar bunlarla idâre ederlerdi...
Yine bir Cumâ günü, ihtiyar kadın bir hafta müddetince eğirdikleri ipliği, kırmızı bir beze sarıp, çarşıda satmak için yola çıktı. Bohçayı başında taşıyordu. Yolda giderken büyük bir kartal gelip, ipliklerin bulunduğu bohçayı kaparak kaçtı. Kadıncağız düşüp bayıldı. Kendine geldiğinde olanları hatırlayıp ağlamaya başladı. Başına toplananlara hâlini anlatıp; "Bir hafta boyunca çocuklarım nafakasız ne yaparlar?" diye sızlandı. Oradakiler kendisine; "Falan yerde Seyyidet Nefîse isminde velî bir hanım vardır. Hâlini ona arz et, bakalım ne diyecek?" dediler...
Kadın gelip Seyyidet Nefîse'ye durumu anlattı, o da ellerini açıp duâ etti. Kadına da; "Sen şimdi evine git. Allahü teâlâ her şeye kâdirdir" buyurdu...
Kadıncağız evine gitti. Bir müddet sonra Seyyidet Nefîse'ye bâzı kimseler gelerek; "Biz deniz yolculuğunda idik. Gemimiz bir ara su almaya başladı. Ne yaptıysak su giren yeri kapatamadık. Sizi vesile ederek Allahü teâlâya duâ edip bizleri o sıkıntıdan kurtarmasını istedik. O sırada büyük bir kartal göründü. Pençesinde kırmızı bir bohça vardı. Gemimizin üzerine gelince, bohçayı bırakıp gitti. Bohçayı açtık. İçinde çok miktarda iplik vardı. Bunlarla gemimize su sızan yeri iyice kapadık. Bundan sonra selâmetle memleketimize geldik. Bu hâlimize şükür için, size hediye olarak beş yüz dirhem getirdik, lütfen kabûl ediniz" deyip gittiler...
Seyyidet Nefîse, Allahü teâlâya şükredip ağladı. Sonra o ihtiyar kadını yanına istedi. Kadın gelince ona; "Kartalın kaptığı iplikleri kaça satacaktın?" dedi. Kadın; "Yirmi dirheme" deyince, Seyyidet Nefîse ona beş yüz dirhemi verip hâdiseyi anlattı ve; "Allahü teâlâ senin her dirhemine 25 kat ihsân etti" buyurdu.