Hürmet, Merhamet Ve Şefkat

Hürmet, Merhamet Ve Şefkat
Fudayl bin Iyâd buyurdu ki: “Hidâyet yollarına tâbi ol ki, sâlihlerin ayrılığı sana zarar vermesin. Dalâlet yollarından kaçın ki, helak olanların çokluğu seni aldatmasın.” Ebü’l-Hüseyn-i Nûrî buyurdu ki: “Allahü teâlâ ilmi, avama mübah kılmıştır. Ma’rifeti, velilerine hâs kıldı. Mükâşefe (keşf hâlini) asfiyâsına (seçilmişlere) müşâhedeyi ehibbâsına (kendisini sevenlere) mahsûs kılmıştır, izzetini, bütün mahlûkâtından saklamıştır.” İmâm-ı Mâlik hazretleri şöyle bildirdi: Ömer bin Hattâb (radıyallahü anh), hilâfeti zamanında Şam civarındaki şehirlerden birisine, vâli olarak birini göndermek istedi. O zât tayin emrini almak için küçük çocuğu ile Hazreti Ömer’in huzûruna çıktı. Hazreti Ömer, o çocuğu kucağına alarak öptü. Bunu gören vâli olacak kişi; -Ey müminlerin emîri, çocuğu kucaklayıp öptünüz. Hâlbuki benim birçok evlâdım olduğu hâlde, şimdiye kadar hiçbirini öpmedim, deyince, Hazreti Ömer; -Demek sen çocuğuna bile şefkat ve merhamet ile davranmayan bir kişisin! O hâlde insanlara karşı merhamet ve şefkatin de az olur, diyerek tayin emrini yırttı ve onu geri çevirerek, “Emri altında olanlara merhameti olmayan kişiden vâli olmaz” buyurdu. Hazret-i Ömer, bir gün Mekke-i mükerreme civarında koyun güden bir çoban gördü. Çoban koyunları, çorak, kurak, dikenli bir yerde güdüyordu. Ömer (radıyallahü anh), koyunlara acıyarak çobana, “Ey kişi, sürün için otu bol bir yer bul” dedi ve hemen arkasından, “Her çoban, kendi sürüsünden mes’ûldür” buyurdu. Ömer bin Abdülazîz devlet başkanı olunca, yanına Muhammed bin Ka’b-il-Kurâzî’yi çağırdı ve ona “Allahü teâlânın azâbından kurtulma yolunu bana göster” buyurdu. O da “Ey Halîfe! Müslümanların senden büyüklerini baban, orta yaşta olanları kardeşin, küçük olanları da çocukların kabûl et. Büyüklere hürmet, kardeşlerine merhamet, küçüklerine de şefkat göster” diye nasihatini bildirdi. Abdurrahmân Cevzî oğluna buyurdu ki: “Ey oğlum Yûsuf! Tâ doğudaki bir kimsenin sünneti seniyyeye uyduğunu duyarsan, ona selâm gönder. Batıdaki bir kimsenin de sünnet-i seniyye üzere olduğunu haber alırsan, ona da selâm gönder. Zîrâ Ehl-i sünnet ve cemâatten az kimse kaldı, insanın saadeti; bir Ehl-i sünnet âlimini tanıması ve ona uymasına bağlıdır."

El Helâl Kârda, Gönül Ise Hakîkî Yârdadır

Vehbi Tülek

Gelen Belalara Sabırlı Hatta Şükredici Olmalı

Vehbi Tülek

Kişiyle Alay Etmenin Sonu Pişmanlıktır

Vehbi Tülek

İnsanlarla Uğraşmakta Hayır Ve Fayda Yoktur

Vehbi Tülek

Ey Mahmûd! Uzat Elini Seni Yukarı Çekeyim

Vehbi Tülek