İbn-i Melek
Babası Abdülaziz Efendi Hacca giderken, eşini hamile olarak bırakmış ve hanımına; "Karnındaki çocuğu Allah'a emanet edip gidiyorum" demiş. Döndüğünde hanımının bir gün önce öldüğünü ve çocuğunun da anasının karnında defnedildiğini öğrenmiş. Bunun üzerine; "Ben evladımı Allah'a emanet ettim. Onu Allahü teala korumuştur" diyerek hanımının mezarını açtırmış ve bebeği, sağ elinin küçük parmağını emer halde görmüşlerdir. Çıkarıp babasına vermişler. Babası hemen şükür secdesine kapanınca kulağına bir ses gelmiş: "Sen, çocuğunu bize emanet ettin, biz de koruduk. Eğer hanımını da bize emanet etseydin, onu da sağ salim bulurdun..."
Bundan ötürü, Meleklerin kendisini koruduğuna inandıklarından, "Melekoğlu" manasına gelen "İbn-i Melek" adını vermişlerdir...
İbn-i Melek hazretleri, Menâr şerhinde diyor ki:
Kıyas; bir şeyi başka şeye benzetmek demektir. Fıkıhta, nasstan anlaşılmayan bir şeyin hükmünü, bu şeye benzeyen başka şeyin hükmünden anlamak demektir...
İctihad; âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden, manaları açıkça anlaşılmayanları, açıkça bildirilen diğer hükümlere kıyas ederek, benzeterek, bunlardan çıkarılan yeni hükümlere ictihad denir. Kıyas, yani ictihad yapabilecek derin âlimlere "Müctehid" denir. Bu benzetme işine "İctihad" denir. Bir müctehidin ictihad ederek elde ettiği bilgilerin hepsine, o müctehidin "Mezheb"i denir.
İctihad, gücü, kuvveti yettiği kadar, zahmet çekerek, uğraşarak çalışmak demektir. İctihadda yanılmak da güna değildir...
İCTİHAD ETMEK...
Nahl suresinin, (Bizden indirileni insanlara açıklaman için) mealindeki 44. âyet-i kerimesi ile Nisa suresinin, (Allah'ın kitabına ve Resulün hadislerine müracaat edin) mealindeki 59. âyet-i kerimesi ictihad etmeyi bildiriyor. Allahü teâlâ, müctehidin hükmünü kabul ediyor. Bir müctehide, kesin olarak hata etti diyen, hüküm olarak onu kabul eden Allah'a hata isnat etmiş gibi olur...