İbn-i Millî Necmeddîn
Kul, abdeste başlarken, Allah rızâsı için misvak kullanmalı, Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnetini yerine getirmelidir. Bu işe riya, gösteriş, menfaat karıştırmamalıdır. Ağzını misvak ile zâhiren temizlediği gibi, gıybet, yalan, dedikodu, sövmek, yalan yere yemin etmek, iftira, haram yemek, yalancı şahitlik yapmak, fazla konuşmak gibi durumlardan koruyarak, manevi bakımdan da temizlenmelidir. Misvak kullanmak, dünyâda birçok fâideye sebep olduğu gibi, âhırette de yüksek derecelere kavuşmaya vesiledir.
Kul, abdestle, sâdece, Rabbine ibâdet etmeyi, O'nun huzûrunda abdestli olarak O'na münâcaatta bulunmayı niyet etmelidir. En iyi şekilde tahâretlenmeli, bütün edeblerine riâyet ederek, yasaklardan kaçınarak, mekrûh ve bid'atlerden sakınarak abdest almalı ve hep abdestli bulunmalıdır. Kul devamlı abdestli olursa, namaza karşı tembellikte bulunmaz. Namaz için câmiye gidip, cemâatle namazını kılar. Allahü teâlânın hıfzında, korunmasında olur. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
"Abdest mü'minin silâhıdır. Abdest ile bedeni temizlediği gibi, tövbe ile de içini temizlemelidir. Zirâ Allahü teâlâ, abdesti, bedenin zâhiri için, tövbeyi de bâtın için temizleyici kıldı." İnsan, abdest almayı emreden, Mâide sûresinin 6. âyet-i kerimesiyle zâhirini temizlemeye memur olduğu gibi, Tahrim sûresi 8. âyet-i kerimesinde bildirilen, "Allahü teâlâya tövbe-i nasûh ile tövbe ediniz!" meâlindeki emri ile de bâtınını temizlemeye memurdur." Hasen bin Ali (radıyallahü anh), namaz için abdest almaya hazırlandığı zaman, rengi değişirdi. Sebebi sorulduğunda, "Allahü teâlânın huzûruna (namaza) duracağım. Onun için böyle oluyorum" buyururdu. Mescidin kapısına geldiğinde de başını kaldırır ve "İlâhi! Ben senin kulunum. Senin kapına geldim. Ey ihsân sahibi! Günahkâr olarak geldim. Sen ihsân sahibi, ben ise günahkârım. Sen bizim iyi olanlarımıza, kötü olanlarımızın kabahatlerini hoş görmesini ve düzeltmesini emrettin. Sen ihsân sahibisin. Ben ise günahkâr. Ey kerim olan Rabbim! Senin indinde güzel olanların hürmetine kabahatlerimi affet!" diye münâcaatta bulunurdu. Bundan sonra mescide girerdi.