İctihâd Makamına Lâyık Olanlar

İctihâd Makamına Lâyık Olanlar
İctihâd, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden, manaları açıkça anlaşılmayanları, açıkça bildiren diğer ahkâm-ı şer'iyyeye kıyas ederek, benzeterek, bunlardan yeni hükümler çıkarmaya uğraşmak, çalışmak demektir. Meselâ anaya, babaya itaati emreden âyet-i kerimenin meâl-i âlisi, (Onlara, öf demeyin!)dir. Dövmekten, sövmekten bahsedilmemiş, bunların en hafifi olan öf kelimesi açıkça bildirilmiştir. Müctehidler, dövmenin, sövmenin ve hakâret etmenin elbette haram olacağını ictihâd etmişlerdir.
Birçok âyet-i kerimelerden, ilimleri derin olan yüksek derecedeki âlimlerin ictihâd ile emrolundukları anlaşılmaktadır. O hâlde, ehliyeti ve liyâkati ve ilimde ihtisası tam olanların, yâni manaları açıkça anlaşılmayan âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerin içlerinde saklı bulunan ahkâmı ve mes'eleleri, mefhûmen, mantûkan, delâleten anlayabilecek kuvvet ve kudrette olanların ictihad etmesi farzdır.
İctihad makamına lâyık olabilmek için, birçok kayıt ve şartlar vardır. Evvelâ Arabi yüksek ilimleri tamamen bilmekle berâber, Kur'ân-ı kerimin hepsi ezberinde olmak, sonra, âyet-i kerimelerin mana-i murâdisini, mana-i işârisini, mana-i zımni ve iltizâmisini bilmek ve âyet-i kerimelerin, indiği zamanları ve sebepleri ve ne hakkında geldiklerini, külli, cüz'i olduklarını, nâsih, mensûh olduklarını, mukayyed ve mutlak olduklarını ve bunlar gibi diğer vechelerini ve kırâet-i seb'a ve aşereden ve kırâet-i şâzzeden nasıl istihrâc edildiklerini bilmek, her hadisin ne zaman ve ne için söylendiğini ve şümûl derecesini, hangi hadisin diğerinden evvel veya sonra olduğunu, âit oldukları cihetleri, hangi vak'a ve hâdise üzerine söylendiklerini ve kimler tarafından nakil ve rivayet edildiklerini ve bunların her birinin hâl tercümelerini bilmek, fıkıh ilminin üsûl ve kâidelerine vâkıf olmak, oniki ilmi, âyet-i kerimelerin ve hadis-i şeriflerin rümûz ve işaretlerini, sûri ve mânevi tefsirlerini anlayıp kavrayabilecek ayrı bir irfâna, nûr-i iman ve itmi'nân ile dolu münevver ve muaffâ bir kalb ve vicdâna sahip bulunmak lâzımdır.

Tevekkül Eden Kimse Cömert Olur

Vehbi Tülek

Felsefecileri Kerpiçle Susturan Zat!

Vehbi Tülek

Ağlayıp Sızlamak, Derdi Belâyı Geri Çevirmez

Vehbi Tülek

Hanefî Mezhebinde Namazın Sünnetleri

Vehbi Tülek

Fakirlik Korkusu Olan Şeytana Itâat Eder

Vehbi Tülek