İmÂm-i Zehebî Şemseddin Kaymaz

İbn-i Abbâs (radıyallahü anhüma) buyurdu ki: "Üç âyet-i kerime, üç şeyle beraber inmiştir. Bunlardan her biri, yanındaki olmadıkça kabul edilmez. Biri, meâlen; "Allahü teâlâya ve Resûlüne itaat ediniz"dir. Allahü teâlânın emrine itaat, Resûlünün emrine de itaat etmedikçe kabul olmaz demektir. ikincisi, meâlen; "Allahü teâlâya ve ananıza, babanıza şükrediniz"dir. Allahü teâlâya şükür, ana-babaya şükürsüz olmaz. Üçüncüsü, meâlen; "Namazı kılın ve zekâtı verin"dir. Malı nisâb miktarını geçip de zekâtını vermeyenin, namazı kabul olmaz." Kim Allahü teâlâya şükreder, anne ve babasına şükretmezse, o şükrü de kabul edilmez. Bu sebeple, Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); "Allahü teâlânın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allahü teâlânın gazabı, anne ve babanın gazabındadır" buyurmuştur.
İbn-i Amr şöyle rivâyet etti: Bir gün Peygamber efendimizin huzuruna birisi geldi ve; "Yâ Resûlallah! Sizinle beraber gazaya, cihada gelmek isterim" dedi. Resûl-i ekrem ona; "Annen ve baban var mı?" buyurdu. O da; "Var" dedi. Resûlullah; "Onun yanında bulun, senin cihadın budur, ona hizmet et" buyurdu.
Yine Buhâri ve Müslim'de bildirilen hadis-i şerifte, Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Size büyük günahların en büyüğünü bildireyim mi?" Eshâb-ı Kirâm; "Evet bildir yâ Resûlallah" dediler. Server-i âlem; "Allahü teâlâya şirk koşmak, ana ve babaya asi olmaktır" buyurdu ve bir yere dayanmakta iken doğruldu. Sonra; "İyi dinleyin! Bir de, yalan yere şehadettir" buyurdu. Bakınız Fahr-i âlem ana-babaya isyanı, onlara fena muamele etmeyi, onların hukukuna riayet etmemeyi, Allahü teâlâya şirk koşmakla beraber zikretti.
Yine Resûlullah efendimiz bir hadis-i şerifte; "Başa kakıcı olan, ana-babaya âsi olan, içki içmeye devam eden Cennete giremez" buyurdu. Başka hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Allahü teâlâ, anne ve babasına asi olana la'net etsin."