İslâmiyette Niyetin Önemi Büyüktür
Müslümanlar, Allahü teâlâ emrettiği için, vazifeleri olduğu için ibâdet eder. İslâmiyetin emirlerinde ve yasaklarında, kulların dünyaları ve âhiretleri için nice faydalar bulunmakla berâber, ibâdet ederken, Allahü teâlânın emri olduğunu, kulluk vazifesi olduğunu niyet etmek, düşünmek lâzımdır. Böyle düşünmeden yapılan iş, ibâdet olmaz. Din ile ilişiği olmayan bayağı bir iş olur. Mesela, namaz kılan adam, Allahü teâlânın emrini yerine getirmeyi ve kulluk vazifesini yapmayı niyet etmeyip, namazın beden terbiyesi olduğunu düşünerek kılarsa, namazı sahih olmaz. İbâdet yapmış olmaz.
Oruç tutanın da, yalnız mideyi dinlendirmeği, perhiz yapmayı düşünmesi, orucun sahih ve makbul olmamasına sebep olur. Muhârebe eden, canını tehlikeye koyan bir Müslüman da, Allahın dinini kuvvetlendirmek, İslâmiyeti yeryüzüne yaymak ve İslâm düşmanlarını kırmak için değil de, şân ve şeref, mal ve rütbe için dövüşürse, ibâdet yapmış olmaz. Cihâd sevabı kazanmaz. Ölürse şehit olmaz. Bedenine zarar verdiği için alkollü içkileri bırakan adam sarhoşluk günahından kurtulamaz. Korkunç hastalıklara yakalanmamak için, zinâdan, genelevlere gitmekten sakınan kimse de, İslâmiyette, afif, temiz sayılmaz.
İslâmiyette ibâdet yapmak için, niyetin büyük önemi vardır. Yapılan her işin İslâmiyete uygun olup olmadığı, niyet ile anlaşılır. Allahü teâlâ, Cehennemden kurtulmayı ve Cennete girmeyi vazife olarak bildirmeseydi, yalnız Cenneti, Cehennemi düşünerek yapılan ibâdetler de makbul olmazdı. Tasavvuf büyükleri, Evliyâ-i kiram, ibâdet yaparken bunları düşünmezler. Yalnız Allahü teâlânın rızasını düşünürler. Fakat her Müslümanın âhiret menfaatlerini düşünmesi, kâfi görülmüştür. İbâdetleri âdetten ayırmak için, dünya menfaatlerini düşünmemek şart olmuştur. Allah için ve âhiret menfaati için yapılan şeyler, ibâdet olmuştur. Dünya menfaati için yapılan şeyler, âdet sayılmıştır.
İslâmiyette niyet o kadar mühimdir ki, İslâmiyetin emrettiği bir şey, dünya menfaati için yapılınca sahih ve makbul olmuyor. Dünya işi sayılıyor. Herhangi bir dünya işi de, âhiret menfaati için yapılınca, ibâdet hâlini alıyor.