Kelâm Ve Tasavvuf âlimi Muhammed Bin Fadl
"EKİLMİŞ YERE EKİN EKİLMEZ!""Allahü teâlâya ulaştıran yolda bulunmak istiyorum demek, matlûba eriştirmez. O'ndan ve O'nun için olan şeylerden başka her şeyden yüz çevirmek ve O'ndan başka her şeyden vazgeçmek lâzımdır. Yalnız O'na kavuşturacak şeylere yönelmek lâzımdır ki, bu dâvâsında sâdık olduğu anlaşılsın. Bir kimsenin gönlünde, hem Allahü teâlânın razı olmadığı şeylere muhabbet var, hem de Allahü teâlâya kavuşturan yolda bulunmayı istemek. Bu, o kimsenin sâdık olmadığını gösterir. Eğer sâdık ise, önce o şeylerden boşalması lâzımdır. Çünkü, ekilmiş yere ekin ekilmez ve yazılmış kâğıda tekrar yazı yazılmaz."
"Tevekkül; varlığı ve darlığı, Allahü teâlâdan başkasından bilmemektir."
Muhammed bin Fadl İsferâini, Bağdad'dan Horasan'a giderken hastalandı. Dizanteri hastalığından, garib ve şehid olarak Bistam'da vefât etti. Bistam'da, Bâyezid-i Bistâmi hazretlerinin kabri yanına defnedildi. Bâyezid-i Bistâmi hazretlerinin mescidinde vazifeli olan zât, rüyâsında Bâyezid-i Bistâmi hazretlerini görmüş, "Yarın bir kardeşim gelecek, o benim misâfirim olacak" buyurmuş. Ertesi gün Muhammed bin Fadl hazretleri hasta olduğu hâlde Bistam'a geldi. Üç gün hasta olarak orada kaldı ve vefât etti.
"BİR MİSAFİRİMİZ GELECEK"
Yine Bâyezid-i Bistâmi hazretlerinin tekkesindeki hizmetçi, rüyâsında Bâyezid-i Bistâmi hazretlerinin kablara su doldurduğunu görüp, "Efendim müsâade edin ben doldururum" deyince, "Yarın bir misâfirimiz gelecek, ona ben hizmet etmeyi severim" buyurduğunu söylemiştir. Hizmetçi, sabahleyin kalkıp baktım ki, kablar su dolmuştu, sonra Muhammed bin Fadl'ın cenâzesi getirildi, demiştir.
Bistam hatibi şöyle anlatmıştır: "Muhammed bin Fadl'ı kabre koymak için kabrine indim. Göğsüm ile kabrin duvarı arasında dört parmak kadar bir mesafe vardı. Kabrin dar olmasına hayret etmiştim. Sonra kabir birdenbire genişledi ve cenâze elimden alınır gibi oldu. Ben kendimden geçtim. Sonra kabirden dışarı çıktım, aklım başımdan gitmişti."