Kendine Has Bir Şair Yahya Kemal
Fransızlardan etkilendiFransa'da dokuz yıl kalan Beyatlı, Fransız edebiyatını ve edebiyatçılarını yakından tanıma imkânı buldu. Onlardan etkilendi. Arapça ve Farsça'sını geliştirdi. Divan şiiri üzerinde yoğunlaştı. 1913 yılında İstanbul'a döndü. Darüşşafaka, Medresetü'l-Vâizin ve Darülfünûn'da Tarih ve Edebiyat dersleri okuttu. Gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Lozan Konferansı'na katıldı. 1923'te Urfa Milletvekili seçildi. Çeşitli ülkelerde diplomatik görevler alarak Türkiye'yi temsil etti. Yozgat, Tekirdağ ve İstanbul Milletvekilliği de yapan Yahya Kemal, Pakistan Büyükelçiliği görevinde iken emekli oldu (1949) ve yurda döndü.
Yahya Kemal Beyatlı, tedavi için Paris'e gitti. Bir yıl sonra da öldü. (1 Kasım 1958)
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biridir. Aruzla yazdı. Klasik şiirimizin temel özelliklerine bağlı kalarak, kendine özgü bir şair oldu. Sanatta ve edebiyatta milli ve manevi değerlere bağlı kaldı.
Bazı edebiyatçılar onu Necip Fazıl Kısakürek'ten sonra şiiri en rahat söyleyen, hecelerde zorlanmayan bir şair olarak tanımlamaktadırlar. Edebiyat dünyasında Tevfik Fikret'le yaptığı "kalem kavgası" önemli yer tutar...
"Ölmek kaderde var..."
Yahya Kemal Beyatlı, şiirde mükemmelliği aradığı için olsa gerek, yaşadığı sürece şiirlerini kitap hâline getirmemiş; ancak ölümünden sonra kurulan Yahya Kemal Enstitüsü'nün yardımı ile şiirleri kitap halinde basılmış; bir çoğu da ünlü bestekârlar tarafından bestelenmiştir.
Yahya Kemal Beyatlı, ölümünden kısa bir süre önce "Ölmek kaderde var; yaşayıp köhnemek hazin/Buna bir çare yok mudur ya Rabbelâlemin? beyitini söylemiş ve son nefesini vermeden önce de şu mısrayı okumuştur:
"Allahadır tefekkürümüz, itikadımız."