Melun Şimirin Saliha Hanımı
"HİÇ ALLAH'TAN KORKMADIN MI?"Mel'ûn Şimir, hazret-i Hüseyin'in "radıyallahü anh" mübârek başını kestikten sonra, bir torbaya koyup evine getirdi. Hanımı, gece dışarı çıktığında, oradan bir nûrun göklere yükseldiğini gördü. Yanına yaklaşınca bir ses işitti. Hemen kocası Şimir'in yanına gidip, durumu anlattı ve "onun altında ne vardır?" diye sordu. Şimir, "Bir hâricinin başıdır. Yezid'e götürüyorum, bana çok mâl verir" dedi. Hanımı, "Adı nedir?" diye sordu. "Hüseyin bin Ali'dir" deyince, kadıncağız bir çığlık attı ve bayılıp düştü... Kendine geldiğinde, kocasına, "Hiç Allah'tan korkmadın mı? Âlemlerin seyyidinin göz nûrunun başını nasıl kestin!" dedi. Sonra ağlayarak, Şimir'in yanından çıktı...
Şimir uyuyunca, hazret-i Hüseyin'in mübârek başını alıp öptü ve odasına götürdü... Gece ilerleyince, kadını uyku bastırıp, uyudu. Rü'yâsında evinin yarıldığını ve her tarafı bir nûrun kapladığını gördü. Bir beyâz bulut içinde iki kadın geldi. Hazret-i Hüseyin'in başını alıp ağlaştılar. "Bu iki kadın, hazret-i Hadice ve hazret-i Fâtımadır" "radıyallahü anhümâ" dediler. Sonra yüzü ay gibi parlayan bir kimse geldi. "Bu, Muhammed aleyhisselâmdır" dediler. Sağ tarafında hazret-i Hamza, Ca'fer-i Tayyâr ve diğer Eshâb-ı kirâm vardı. Ağlaştılar...
"ARTIK SENİNLE YAŞAYAMAM!"
Hazret-i Hadice ve hazret-i Fâtıma, Şimir'in hanımının yanına gelip, "Senin bizim üzerimizde hakkın çoktur. Ne istersin?" dediler. "Cennette sizinle birlikte olayım" dedi. "Seni bekliyoruz" dediler...
Sabâhleyin kocası Şimir gelip, hazret-i Hüseyin'in mübârek başını istedi. Hanımı vermedi. "Artık seninle yaşayamam, beni boşa!" dedi. Şimir de boşadı. Fakat mübârek başı yine vermedi. "Ölürüm de yine vermem" dedi. Şimir kadını öldürdü ve hazret-i Hüseyin'in mübârek başını aldı...
Büyük âlim ve veli Abdülvehhâb-ı Şa'râni hazretleri diyor ki:
"Hazret-i Hüseyin'in mübârek başı Şâm'dan Medine'ye getirildi. Medine vâlisinin emri ile, mübârek başı kefenlenip Baki' Kabristânında, Fâtıma-tüzzehrâ hazretlerinin mübârek kabri yanına defnolundu." Allahü teala şefaatine nail eylesin. Amin.