Mirzâ Hüsâmeddîn Ahmed
İmâm-ı Rabbâni hazretleri, Mirzâ Hüsâmeddin Ahmed'e yazdığı (Birinci cild, 207. mektubunda) buyuruyor ki:"Herhâlde uzakta kalan bu kardeşlerinizi unuttuğunuz anlaşılıyor. Evet, yakında bulunmanın, kalplerin birleşmesinde büyük tesiri vardır. Bunun içindir ki, hiçbir veli bir Sahâbinin derecesine yükselemez. Veysel Karâni, o kadar şânı yüce olduğu hâlde, Resûlullah efendimizi hiç görmediği için, Eshâb-ı kirâmdan en aşağı olanın derecesine yetişemedi. Abdullah bin Mübârek hazretlerinden soruldu ki;
-Hazret-i Muâviye ile Ömer bin Abdülaziz'den hangisi daha yüksektir? Cevâb olarak buyurdu ki:
-Muâviye, Resûlullah efendimizin yanında giderken atının burnuna giren toz, Ömer bin Abdülaziz'den kat kat daha yüksektir!..
"KURTULMANIN ÇARESİ!.."
Hepimiz iyiyiz. Allahü teâlâya bunun için, belki bütün nimetleri için hamd ve şükürler olsun. Nimetlerinin en büyüğü olan, Müslüman yaptığı için ve mahlûkların en iyisinin yolunda bulundurduğu için, ne kadar çok hamd edilse yine azdır. Çünkü O'nun yolunda bulunmak, iyiliklerin başı, kurtulmanın çâresi, dünyâ ve âhiret saâdetlerinin kapısıdır. Allahü teâlâ Peygamberlerin en üstünü hürmetine bizleri ve sizleri her zaman bu yolda bulundursun. Âmin. Fârisi mısrâ tercümesi:
İş budur, bundan başkası hiçtir!