Molla Marûf Nûdihî

Allahü teâlânın ismini söyleyince, işitince, yazınca, (Sübhânallah), (Tebârekallah), (Celle-celâlüh), (Azze-ismüh), (Cellet kudretüh) veyâ (Teâlâ) gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak birincisinde vâcib, tekrârında ise müstehabdır. Resûlullahın ismini işitince salevât söylemek de böyledir. Akaid ve Fıkıh kitablarında buyuruluyor ki: (Allahü teâlânın ismini işitince ve söyleyince, "celle celâlüh" veyâ "teâlâ" yâhud "tebâreke", "sübhânallah" diyerek saygı göstermek vâcibdir. Tekrâr edince de, yalnız söylemeyip, teâlâ da demek müstehabdır. Ya'ni, Allahü teâlânın isminden sonra, ta'zim, saygı gösteren bir kelime de söylemelidir. Bunun gibi, yalnız (Kur'ân) dememeli, dâimâ (Kur'ân-ı kerim) demelidir. Görülüyor ki, (Allah buyurdu ki...) veyâ (Allah teâlâ buyurdu ki...) demek ve yazmak yanlıştır. (Allahü teâlâ buyurdu ki...) demek lâzımdır...
SAYGISIZLIK ETMEMELİ
İslâmiyyette kavmiyyet, ırkçılık yoktur. Her milletin, her dil sâhiblerinin böyle Arabi söylemeleri lâzımdır. Tercümesini söylüyorum diyerek saygısızlık yapmamalıdır. Eshâb-ı kirâmın ismine (radıyallahü anh), başka âlimlere (rahmetullahi aleyh) demek [ve yazmak] müstehabdır.