Muhtaçların Sığınağı Şerîf Tlemsânî
Tunus'a tahsile gitti...Şerif Tlemsâni, 1339 senesinde Tunus'a tahsile gitti. Orada İbn-i Abdüsselâm'dan tasavvuf, Ebû Zeyd bin Yâkub'dan Kur'ân-ı kerim dersleri aldı. Yine büyük âlimlerden İbili hazretlerinin de derslerine devâm etti. İlim öğrenmedeki gayreti çok fazla idi. Hocaları onun bu gayretine hayran kalırlardı. Ders çalışırken kendinden geçer, zihnini derslerine verirdi. Bir defâsında elbisesindeki yırtığı, dört ay hiç görmedi. Gecesini gündüzüne katarak, üstâdı İbili hazretleriyle berâber olmaya gayret ederdi...
Yetiştirdiği talebelerinin içinde en meşhûrlarından biri, oğlu Ebû Muhammed, kırâatâlimlerinden Şâtıbi ve meşhûr tarihçi, İbn-i Haldûn'dur. Talebelerinin her biri, ilimde, ahlâkta ve fazilette diğer insanlara örnek olmuşlardır.
Şerif Tlemsâni, çok halim selim bir zât olup, işlerinde hep orta yolu gözetirdi. Sözlerinin karşıdaki kimseye tesir etmesi gâyet fazla idi. Mürüvvet, iyilik, ikrâm ve ihsân sâhibi, şefkatli ve merhametli bir zât idi. İnsanlara doğru yolu göstermek, onların ebedi saâdete kavuşmalarına vesile olmak için çok gayret ederdi. İnsanların ihtiyâçlarını giderirdi. Âile efrâdının nafakalarını gâyet geniş tutar, onlardan bir şeyi kısmazdı...
"Beni âhirette de aziz eyle!"
Ebû Abdullah Şerif Tlemsâni, Kur'ân-ı kerimde Âl-i İmrân sûresi yüz yetmiş birinci; "Onlar Allahü teâlâdan gelen bir nimet ve daha üstün bir ihsân sebebiyle sevinirler ve müminlerin mükâfâtını cenâb-ı Hakk'ın zâyi etmediğini yakinen bilirler" meâlindeki âyet-i kerimesini tefsir ederken, hastalandı. Bu rahatsızlığı on sekiz gün sürdü.
Oğlu Ebû Yahyâ anlatır: "Babam hastalandığında, Kur'ân-ı kerimi öpüp, yüzüne gözüne sürdü. Sonra; 'Allah'ım! Beni bu mübârek Kur'ân-ı keriminle dünyâda aziz eylediğin gibi, âhirette de aziz eyle!' diye duâ etti. Sonra da 1370 (H.771) senesi Zilhicce ayının dördüncü gününe rastlayan pazar günü vefât etti..."