Nedendir Bu?
Hemen münâdiler çıkartılmış ve Devlet-i Âl-i Osmân'ın her köşesinde Sultan'ın başlattığı yarışma ilân edilmiş. Tabii katılan çok olmuş. Her eli kalem tutan, Sultan'ın mısrâsına bir mısrâ katıp, saraya göndermiş. Fakat pâdişah hiçbirisini kabul etmiyormuş. Her gelene 'Hayır' diyormuş, 'aradığım bu değil.'Van Müftüsü bu hâli işitince, 'Şansımı bir de ben deneyeyim, nasipse olur' deyip, koyulmuş bir mısrâ yazmaya. Kendince bir şeyler yazdıktan sonra, bir de kâtibine göstermiş, 'Nasıl olmuş?' diye. Şâir Hikmet de, 'Şurası şöyle olsa nasıl olur?', 'Şurasını da şöyle değiştirseniz güzel olmaz mı?' derken ortaya aşağıdaki mısrâ çıkmış:
'Ezelden gam turâbıyla yoğrulmuş bir bedendir bu.'
Pâdişah Van Müftüsü'nden gelen beyti okuyunca birden durmuş. 'Tamam' demiş, 'işte aradığımı buldum. Hemen haber salın bu mısrânın şâirine, saraya gelsin.' Müftü büyük bir heyecanla gelmiş saraya. Pâdişahla bizzat görüşmek üzere huzûra alınmış. Pâdişah aradığını bulmuş olmanın rahatlığıyla sormuş : 'Bak a müftü efendi. Bu mısrâ ile mükâfâtı hakettin. Lâkin... lâkin eğer ben üslûptan şu kadar anlıyorsam, bu mısrâın şâiri sen değilsin.' Müftü efendi hiç uzun etmemiş. 'Doğrudur hünkârım' demiş. 'Kimdir o halde?' Söylemiş müftü, 'Kâtibimdir' demiş. 'İsmi nedir kâtibinin?' 'Hikmet...' 'Doğru, Hikmet'dir. Elhamdülillâh, çağırın öyleyse gelsin.' Çağırmışlar tabii. Târihin kahramanlıkları ile yâd ettiği Yavuz'u şiirden, edebiyattan da böylesi anlarmış işte...Bize de aşağıdaki beyit, yâdigâr kalmış:
'Bütün dünya benim olsa gamım gitmez nedendir bu?
Ezelden gam turâbıyla yoğrulmuş bir bedendir bu.'