Oğlu Vefat Eden Bir Kadının Sabrı
ÇÖLDE YOLLARINI KAYBETTİLER!Müslim bin Yesar hazretleri şöyle anlatır: Bir arkadaşımla birlikte çölde gidiyordum... Derken yolumuzu kaybettik. Bu haldeyken Hicaz'ın o yakıcı çölünde bir çadır gördük. Ona doğru ilerledik. Çadırdan bir kadın çıktı. Ona; "Biz yolcuyuz ve yolumuzu kaybettik" dedik. Kadın, bu esnada bir kilim getirerek yere serdi ve; "Size ikramda bulunacağım ancak, oğlum gelinceye kadar bunun üzerinde oturun" dedi...
Bir müddet bekledik. Nihayet deve üzerinde biri göründü. Kadın; "Bu, oğlumun devesidir ama üzerindeki benim oğlum değildir" dedi. O şahıs gelerek çadırın önünde durup; "Ey Ümm-ü Akil! Allahü teala, oğlun Akil'in ölümünden dolayı sana büyük mükafat versin" dedi. Kadın; "Oğlum ölmüş mü?" diye sordu. O şahıs; "Develerin su içmesi esnasında çıkan izdihamda kuyuya düştü!" dedi. Kadın kendisini kontrol ederek; "Deveden aşağı in de misafirlerimizi ağırla" dedi...
Daha sonra ona bir koç vererek; "Bunu kes" dedi. O da onu kesip hazırladı ve onun etinden yemek yaparak bize getirdiler. Biz yemek yerken o kadının sabrına hayret ediyorduk. Yemek yedikten sonra bizim yanımıza gelerek; "Bana teselli verecek âyetler okur musunuz" dedi. Ben de meâli şerifi (Sabır gösterenlere müjdele. Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz) olan ayet-i kerimeyi okudum. (Bekara 155-156)
"RESÛLULLAH ÜMMETİ İÇİN KALIRDI"
Kadın bu ayeti duyunca heyecanlanarak "Selam ve rahmet sizin üzerinize olsun" dedi. Daha sonra iki rekat namaz kıldı. Sonra ellerini açarak; "Allah'ım, emrettiğin şeyi yaptım (oğlumun ölümünde sabrettim), sen de benim hakkımda vaat ettiğin şeye vefa et!" dedi. Sonra da "Eğer bir kimse bir kimseye kalacak olsaydı..." dedi. O bu sözü derken ben kendi kendime; "... Oğlum bana kalırdı" diyeceğini düşündüm. Ama sözünün devamında; "Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) kendi ümmeti için kalırdı..." dedi. Sonra tekrar secdeye kapandı. Uzun müddet kalkmadı, baktık ki ruhunu teslim etmiş...