Ölüm, Gelmeden Görünmez, Gelince De Aman Vermez!.
Derviş Hacı'ya karşı yaptığı yanlış hareket yüzünden bunların başına geldiğini anladı ve hemen onun yanına gitti. Meseleyi olduğu gibi anlattı. Af dileyip yalvararak bir kere fırına gelip, nazar etmesini, yoksa perişan olacağını söyledi. Bunun üzerine Derviş Hacı; "Peki oğlum, biraz bekle, vasiyetimi yazayım çünkü sırrım açığa çıktı. Artık bizim için yaşamak olmaz" dedi...
Fırıncı sevinerek oradan ayrıldı. Biraz sonra Derviş Hacı fırının önüne geldi. Odunlara doğru bir nazar edip oradan ayrıldı. Fırın yanmaya, fırıncı da ekmek çıkarmaya başladı. Bu durumu öğrenen halk, Derviş Hacı'nın büyüklüğünü anlayarak, ilminden istifâde etmek için akın akın ona koştular. Dergâhında insanlara doğru yolu anlattı. Bu olaydan sonra fazla yaşamayan Derviş Hacı kısa bir süre sonra vefât etti...
Derviş Hacı buyururdu ki: "Âhiret seferi uzak seferdir. Yollarında nice korkular vardır. Fakat bu dünyâ fânidir. Bâki olan ancak Allahü teâlâdır. Bunun böyle olduğuna yüz yirmi dört binden ziyâde peygamberin ölümü şâhittir. Herkes onların gittiği yola gidecektir. Allahü teâlânın buyruğu böyledir. Zamânı gelince can emânetini geri vermek zarûridir. Ah edip döğünmek, ağlamak, çırpınmak nâfiledir. İnsan Allah tarafından çağrılınca dil dolaşır, gözlerin önündeki gaflet perdeleri açılır, gidilecek yol görünür. Artık yerlere yüz süre süre gitmekten başka çâre yoktur."
"Ölüm bilinmeyen bir şeydir. Gelmeden görünmez, gelince de aman vermez. Ölüm seferine çıkanın bir daha geri dönmesine imkân yoktur. Bu yalan dünyâ nice defâlar dolup boşalmıştır. Ölüm nice anaların yavrusunu almış, nice babaların boynunu bükmüş, nice yavruları anasız, babasız koymuştur. Herkes birbirinin öldüğünü, gül benzinin kara toprakta solduğunu görür. Bununla berâber dünyâya bağlanmaktan vazgeçmez, dünyâ derdini çeker, dünyâ işine dalar. Fakat nihâyet yaptığını bırakıp gider. Böyle olduğu hâlde kimse aklını başına toplayıp yalancı dünyânın hâlini anlayamamakta ve bu yolculuğa hazırlanmamaktadır."