Osmanlı âlimlerinden Hocazâde
Hocazâde hazretleri (Şerh-i Mevâkıf), beşyüzkırkbirinci sahifesinde diyor ki:(Kâdi Ebû Bekr "rahmetullahi teâlâ aleyh" buyurdu ki: Allahü teâlâya yakışmaz ma'nâ çıkmayan, Ona yakışan isim söylenebilir. Çoğunluk ise, belli doksandokuz isimden başkası söylenemez dedi). Bundan anlaşılıyor ki, Allahü teâlâya (Tanrı) demeğe izin yoktur. Ya'ni tanrı demek günâh olur. Allah ismini kullanmak istemeyip, bunun yerine, tanrı demek veyâ doksandokuz isimden birini bile kullanmak istemek, çok büyük ve çirkin suç olur.
DÜŞMANLIĞA SEBEP OLUR!..
Kur'ân-ı kerimde, (Benim ismim Allah'tır. Beni Allah diye çağırınız. Allah diye ibâdet ediniz. Allah diye yalvarınız!) meâlinde müteaddid âyet-i kerimeler vardır. Ona, Onun istediği ismi söylemeyip de, kâfirlerin, Onun en sevmediği ma'bûdlarına koydukları tanrı ismi ile Onu çağırmak, ne kadar yanlış ve ne büyük inâd olduğu meydândadır. Meselâ, bir hükümdâr, emri altında bulunan kimselere: (Benim ismim Ahmed'dir. Beni, Ahmed diye çağırınız!) dese, onlar da, (Hayır efendim. Bizim canımız sana Ahmed demek istemiyor. Taş veyâ kurd, köpek veyâhud en aşağı, büyük düşmânının ismi ile çağırmak istiyoruz) deseler ve öyle çağırsalar, nasıl çok kızarsa, Allah ismi yerine, Onun emretmediği, hattâ düşmanı olduğu tanrı ismini söyleyerek ezân okumak ve ibâdet etmek, Allahü teâlâyı gadaba getirir, düşmanlığa sebeb olur...