Papazlar, Verecek Cevap Bulamadılar
"Ey Muhammedi! Îsâ'nın (aleyhisselam) hakikati, ilâhın hakikati ile birleşip tek bir hakikat olmuştur." Bunun üzerine Taflâti;
"Eğer mesele dediğin gibi olsa idi, İlâh ve Îsâ'nın (aleyhisselam) hakikatlerinin birleşmelerinden önce, şu üç ihtimalden birisinden başkası tasavvur edilemezdi. Ya ikisi de kadim, yahut ikisi de hadis (sonradan var olan) veya birisi kadim diğeri hadis olurdu. Hâlbuki bütün bu ihtimaller bâtıldır. O zaman bu ihtimallere göre düşünülen birleşme de hükümsüz olur. Meselâ birinci ihtimâle; yani hakikatlerin birleşmesinden önce ikisinin de kadim olmalarına gelince, böyle düşünmek kati olarak her ikisinin de hadis olduklarına götürür. Çünkü birkaç şeyden meydana gelmek, sonradan var olanların temel husûsiyetlerindendir. Hadis yani sonradan var olan şey ilâh olamaz, ikinci ihtimâlin, yani her ikisinin de hadis olması da bâtıldır. Çünkü ilâhın hadis olması muhaldir (mümkün değildir). Üçüncü ihtimâle gelince, bu da bâtıldır. Böyle düşünmek de imkânsızdır. Çünkü bu ihtimâlde, kadim olan ilâhın terkibden sonra hadis olması, hadis olanın da kadim olması lâzım gelir. Böyle bir durum ise hakikatlerin değiştiklerini söylemek demek olur ki, böyle bir şey bâtıldır... Hem sonra bu üçüncü ihtimâlden iki zıd şeyin, ilâh ile ilâh olmayanın, ilâhın yarattığı bir şeyin birleşmesi hâli ortaya çıkar ki, böyle iki zıddın birleşmesini hiçbir akıl sahibi söylememiştir" dedi.
Papazlar bu sözler karşısında verecek cevap bulamayıp, şaşırıp kalınca, ileri gelenlerinden ve en bilgili olanı; "Bu pek ince ve derin bir mesele olup, bizim akıllarımız bunu anlayamaz" dedi. Bunun üzerine hazreti Taflâti; "Bunlar bizde sonda değil başlangıçta öğrenilen bilgilerdir" dedikten sonra papazların ileri gelenine; "Doğru söyle! Îsâ aleyhisselâm puta (hâşâ) tapınır mıydı?" diye sorunca, papaz; "Hayır, Hazreti Îsâ haça tapmaz idi. Ancak haç, Hazreti Îsâ'dan sonra ortaya çıkmıştır. Fakat biz ilâhın benzerine tapıyoruz" dedi. Taflâti; "Doğru söyle! Allahü teâlâ başkasına benzer mi?" diye sorunca, papaz; "Hayır benzemez" dedi. Bunun üzerine Taflâti; "Öyleyse şu haçı katran ve ziftle yakmak gerekir" dedi.