Osmanlı ordusunun öncüleriyle, Rus öncü kuvvetleri Prut Nehri karşı kıyısında nehir geçiş hazırlıkları içinde karşılaştılar. Osmanlı öncü kuvvetleri karşı kıyıda bir köprü başı ele geçirdi. Emniyetle nehrin karşı tarafına geçti. Bu sırada düşman öncülerinin geri çekilme hareketini sezen Baltacı Mehmed Paşa, kuvvetli bir süvâri kolunu ileri göndererek Ruslara ağır kayıplar verdirdi. Diğer taraftan Kırım Hanı Devlet Giray da, 20 Temmuz günü Rus nakliye kollarını basarak epeyce kayıp verdirdi. Ayrıca çeşitli eşyâ ile dolu 600 arabayı da ele geçirdi. Bu sûretle Rus ordusu ağırlıklarını tamâmen kaybetti. Öğleden sonra Rus askerine verilen istirâhatten faydalanan Devlet Giray, Tatar birlikleriyle Yaş yolunu kesince, Rus ordusu çok kötü duruma düşürüldü. Kuzey, yâni ric'at hattı, Kırım atlıları; sağ kanat da Çerkez Mehmed ve Sâlih paşaların emrindeki sipâhiler tarafından tutulunca, Rus ordusu artık tamâmen sıkıştırılmış bulunuyordu. Ruslar ilk gün yalnız topçu desteği olmadan açıktan yapılan yürüyüşü yeniçerilerin gayretsizliği sebebiyle durdurmaya muvaffak oldular. Fakat bu çarpışmalar sonunda, çarın hareket imkânları da tamâmen önlendi. Prut Irmağının karşı kıyısına da Cin Ali Paşa komutasındaki Bender askerleri yerleştirilince, çevirme işi tamamlan mış ve Osmanlı topçusunun mevzilere girmesiyle Ruslar büyük zâyiât vermeye başlamıştı.Ordusunun gıdâsızlık yüzünden fenâ bir durumda olduğunu, çemberden kurtulmanın imkânsızlığını ve zâyiâtının da git gide artmakta olduğunu gören Petro, bir meclis topladı ve bu mecliste Türklere sulh teklifinde bulunmayı kararlaştırdı. Çarın müsâdesiyle Mareşal Şeremitiyev bir mektup yazarak, resmen sulh teklif etti. Baltacı Mehmed Paşa mektubu getiren Rus subaylarının karnını doyurup tevkif ettirdi ve Rus ordusunun bombardıman edilmesini, top ateşine fâsıla verilmemesini emretti.Bunun üzerine Şeremitiyev, ikinci bir mektup yazarak daha ziyâde kan dökülmeksizin sulh için bir karar vermesini Baltacı Mehmed Paşaya tekrar ricâ edip, aksi taktirde canla başla tekrar harp edeceklerini bildirdi. Serdâr-ı ekrem 21 Temmuz'da Şeremitiyev'den ikinci mektubu aldıktan sonra bu husûsu görüşmek için Kırım Hanı ve ordu erkânını toplayıp, sulh yapılıp yapılmaması hakkında görüştü. Topladığı hey'ete; "Rus çarı sulh istiyor ve her ne talep edilirse vermeyi kabul ediyor, ne dersiniz? Arzumuz gibi hareket ederse sulhe mi müsâade edelim, yoksa amanına bakmayıp harbe mi devâm edelim?" diye sordu. Kırım Hanı sulhe muhâlif olmasına rağmen, ordu erkânının ekserisinin; "Eğer istediğimiz kaleleri bize teslim eder ve tekliflerimize râzı olursa, sulh yapmak kazançtır. Ayrıca yeniçeriler arasında savaşa karşı bir isteksizlik sezilmesi ve mâzallah fenâ bir durumda savaşın bozgunla neticelenme ihtimâli vardır." diye mukâbele ettiğinden sulhe karar verildi. Ertesi gün ordugâha dâvet edilen Rus murahhası Petro Şafirov ile görüşmelere başlandı ve 22 Temmuz 1711'de antlaşma imzâlandı.Bu antlaşma sırasında Rus Çariçesi Katherina ile Baltacı Mehmed Paşanın buluşmaları tamâmen hayâl mahsûlüdür. Devrin hiçbir Türk ve Avrupa kaynağında böyle bir iddiâ yoktur. Prut Seferinden hemen sonra Baltacı'yı sadâretten düşürmek için çalışan devlet adamları dahi böyle bir iddiâda bulunmamışlardır. Bu nevi iftirâlar edeb, ahlâk ve vatanperverliğin nümûnesi olan bâzı Osmanlı paşalarını gözden düşürmek isteyen veya onları da kendileri gibi zanneden romancıların kaleminden çıkmış uydurma hikâyelerden öte gidemez.