Ramazan Halîfe

Şarâbı içene, getirene, taşıyana, hâzırlayana, satana ve imâl edene, Allahü teâlâ ve Resûlü la'net eder. Şarâb satanın aldığı para harâm olur. Dünyâda belâlardan kurtulmaz. Sarhoş iken kıldığı namâzları sahih olsa da, kabûl olmaz, yani sevâbı olmaz. Bir hadis-i şerifte, (Şarâb içmeyi âdet edinen, vesene tapan gibidir) buyuruldu. Odundan, altından, gümüşten yapılmış insan heykeline, (Sanem) denir. Taştan yapılan insan heykeline, (Vesen) denir. Kumaşa, duvâra ve başka yerlere yapılmış cânlı ve cânsız resimlerine, (Sûret) veyâ (Tasvir) denir. Yalnız cânlı resmlerine, (Timsâl) denir. Saneme, vesene, sûrete ve timsâle tapınmak, onların fâide ve zarâr yapacaklarına inanmak, şirk çeşitlerinden biri olur. Böyle tapınanlara, (Putperest) ve (Müşrik) denir. Bir hadis-i şerifte, (Bir yudum şarâb içene, Allahü teâlâ üç gün gadab eder) buyuruldu. Yani, buna tevbe etmedikçe, üç gün içindeki iyiliklerine sevâb verilmez ve günâhları affedilmez. Üç gün içinde ölürse, imânsız gitmesinden korkulur. Bir kadeh içene, Allahü teâlâ kırk gün gadab eder.
"EY İNSANLAR!.."
Fıkıh kitaplarında diyor ki:
Üzüm şarâbı söz birliği ile harâmdır. Helâl diyen kâfir olur. Bir damla içene had vurmak vâcib olur. Sa'id bin Müseyyib diyor ki: (Geçmiş ümmetlerin hıyânet yapmalarına, kâfir olmalarına sebeb, şarâb içmek idi). Emir-ül-mü'minin Osmân "radıyallahü anh", Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" minberinde hutbe okurken, (Ey insanlar! Şarâb içmekten sakınınız! Biliniz ki, şarâb içmek, bütün kötülüklerin anasıdır) buyurdu.