Resûlullah Efendimiz Hürmetine Istemek
Resûlullah Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) vesile ederek Allahü tealadan bir şey istemek caizdir ve çok güzeldir. Allahü teala, istenen şeyi, en sevdiği kulu Resûlullah Efendimiz hürmetine yaratır ve gönderir. Bunun misalleri çoktur. Bunlardan bazılarını bildirelim:
Ârif-i Billâh Atik anlattı: "Bir hac kâfilesinde idik. Yolculuk sırasında kâfile susuzluk ile karşı karşıya kaldı. Su pek az idi. Kâfilede bulunanlar bu durumu aralarında bulunan Şeyh Ebü'n-Necd Süleymân bin Ali'ye arz ettiler. Bunun üzerine o, bir ara insanların arasından uzaklaştı. Allahü teâlâya duâ etti. Resûlullahın şefaatini istedi. Ondan sonra Allahü teâlâ bol yağmur gönderdi."
Yûsuf bin Ali Mücavir anlattı: "Medine-i münevverede bulunuyordum. Bir hayli de borcum vardı. Medine-i münevvereden çıkmayı istedim. Bu arada Resûlullaha borç durumumu arz eyledim. O anda uykum geldi. Uyuyunca rüyâda Resûlullahı gördüm. Resûlullaha borcum olduğunu arz ettim. Bana; (Yerinde otur. Allahü teâlâ, sana borcunu ödemeyi nasip eder) buyurdu... İki gün geçtikten sonra, bir zât gelip, bana altın dolu bir kese verdi. Ben de onunla borcumu ödedim. Gerisi yanımda kaldı. Oradan hiçbir tarafa da gitmedim."
Anlatılır ki: Ebü'l-Gays Rebi' Mardâni'nin okuyup yazması yoktu. Fakat Kur'ân-ı kerime bakarak okuyordu. Ben onun daha önce okuyup yazması olmadan Kur'ân-ı kerimi okuyabileceğini kabul etmiyordum... Bir gün Mekke-i mükerremede onun yanına gittim. Onu gayet güzel bir şekilde Kur'ân-ı kerimi okurken buldum. Kendisine, daha önce okuyup yazması olmadığı hâlde, nasıl böyle okuyabildiğini sorunca, şöyle anlattı:
-Ben, Medine-i münevverede idim. Mescid-i Nebevi'ye geldim. Resûlullahtan Allahü teâlâ katında bana şefaatçi olmasını istedim. Orada namaz kıldım. Ve duâ ettim. Bu sırada uykum geldi. Uyuduğumda, Resûlullahı rüyâmda gördüm. Bana; (Allahü teâlâ duânı kabul buyurdu. Kur'ân-ı kerimi aç ve oku!) buyurdu... Uykudan uyanınca, Kur'ân-ı kerimi açtım ve okumaya başladım. Ne zaman yanlış okusam, rüyâmda, bana; (Şu, şu yerleri yanlış okudun) denilip yanlışlarını düzeltiliyordu, dedi."
Ebû Sehl Su'lûki hazretleri buyurdu ki: "İstiğfar, tövbe ve pişmanlık ile ana-baba hakkı ödenir. Fakat hoca hakkı hiçbir şeyle ödenmez."