İstanbul'daki 7 tepeden biri olan, bugünkü Süleymaniye camiinin bulunduğu tepede, önce temel atılarak cami inşaatına başlandı. Binanın çok sağlam olmasını arzu eden Mimar Sinan, temelleri kazdırdıkça kazdırdı, öyle ki, bir rivayete göre deniz seviyesine kadar inildi. Daah sonra temel inşa edilerek beklemeye bırakıldı. Ne kadar uzun zaman beklenirse, temel o kadar çok oturacak ve bina da o kadar sağlam olacaktı. Aradan 6 sene geçti. Mimar Sinan'ı çekemeyen bazı kimseler padişaha giderek, bunca zaman hiçbir iş yapılmadığını gammazlayınca Kanuni, Mimar Sinan'ı çağırıp hiddetle:-Niçün benim câmim ile mukayyet olmayup, mihim olmayan nesnelerle ta'til-i evkât eylersün? Ceddim Sultan Mehemmed Han'ın ma'mûreleri sana nümûne yetmez mi? Bana, bu bina ne zamanda tamam olur, tiz haber ver. Yoksa gerisini sen bilürsün.Mimar Sinan padişahın bu hiddeti ve gazabı karşısında kendine güvenerek şu cevabı verdi:-Saadetlû Padişahım...Devletiniz ile inşaallah iki ayda temâm olur, cevabını verdi. Padişah, orada bulunanlara:-Sizler şahid olun, diyerek onlara tasdik ettirdi.Mimar Sinan, bu konuşmadan tam iki ay geçtikten sonra, 15 Ağustos 1566 günü ki, Kanuni Sultan Süleyman Han'ın vefatından 22 gün önce, huzura gelerek:-Saadetlû Padişahım, cami temâm oldu, deyince Kanuni:-Yarın inşaallah oraya geleceğim, dedi. Ertesi gün, yani 16 Ağustos 1566 Cuma günü padişah caminin önüne geldi. Mimar Sinan, caminin anatarını Kanuni'ye verip ellerini kavuşturduktan sonra kenara çekildi. Padişah, yanın da duran Hasodabaşı ağaya:-Feth-i Bâb-ı Câmi'e aceb kim elyak ola? Deyince odabaşı:-Hünkârım, Mimar ağa Pir-i azizdir. Bu bâbda cümlede elyak ol emekdar kulunuzdur, deyince Kanuni:-Biz dahi böyle düşünürdük, diyerek anahtarı Mimar Sinan'a uzattı ve:-Binâ eylediğin bu Beytulah'ı sıdk-u safâ ve dua ile yine sen aç...buyurdu.