"Mârifetin hakîkati, Allahü teâlâyı kalb ile sevmek, dil ile anmak ve Allahü teâlâdan başka her şeyden ümidini kesmektir."
"Gaflet uykusundan daha ağır uyku yoktur. Şehvetten kuvvetli esaret yoktur. Gaflet ağırlığı olmasaydı. Şehvet gâlip gelemezdi."
"Yoksullara hizmet eden, şu üç şeyle mükâfatlandırılır. Tevâzu, edep güzelliği, cömertlik."
"İnsanların Allahü teâlâya en yakın olanı, güzel huylara en çok sâhip olanıdır."
"Fakirliğindeki izzeti ve dervişliğindeki şerefi gizli tut. Yâni halka ben fakirim diyerek sırrını açığa vurma. Çünkü fakirlik Allahü teâlânın iyi bir ihsânı ve ikrâmıdır."
"Sabır, fakru zarûrette kalanların azığı, rızâ ise âriflerin mertebesidir."
"Kalp, birtakım kaplardan ibârettir. Allahü teâlânın sevgisiyle dolduğu zaman, nûrun fazlası diğer uzuvlara yansır. Bâtılla dolduğu zaman da, ondaki karanlık diğer organlara geçer."
"Amellerin en iyisi hangisidir?" sorusuna: "Allahü teâlâdan başkasına iltifât etmekten kendini korumaktır" diye cevap vermişti...
Bir gün yanında "Allahü teâlâya (azâbından rahmetine) sığının" (Zâriyât sûresi: 50) meâlindeki âyet-i kerîme okunduğunda; "Bu âyet-i kerîme her konuda kaçıp sığınılacak en hayırlı olanın Allahü teâlâ olduğunu öğretmektedir" dedi.
“Allahü teâlâ seni, tevhîdini, birliğini bilmen için yarattı. Âlemdeki her şeyi de, senin için yarattı. Ve bunlar arasındaki hayvanları, bitkileri sana hizmetçi kıldı. Yer senin ikâmet etmeni sağlar. Melekler seni muhâfaza eder. Güneş sana ışık verir. Hepsi senin için yaratılmıştır. Sen, sâdece Allahü teâlâyı bir bilip, O'na kulluk için yaratıldın. Öyleyse bütün mahlûkât, Allahü teâlânın vahdâniyetini ve bir olduğunu kabûl edip, bunu ikrâr için yaratılmıştır. Allahü teâlâ bütün eşyâyı senin için yarattı. Seni de kendisi için yarattı. Sen ise, Allahü teâlânın senin için yarattığı şey ile meşgûl oldun, nîmetin sâhibini unuttun. Sana gelen bağış ve lütuflarından faydalandın. Vereni hatırlamadın. Böylece nîmetin şükrünü edâ etmedin. Sana verdiği ihsân ve lütuflarının hürmetine riâyet etmedin. Nîmet sâhibine şükür, O'nun verdiği nîmete şükretmektir. Bu da, kendisine verdiği nîmetten dolayı O'na senâda bulunmakla olur.”