Sakiz Ağacinda Yapilan Hac

Sakiz Ağacinda Yapilan Hac
Adam âdeta kendisinden geçmiş, hem ağlıyor, hem Allah'a dua ediyor, yalvarıyormuş:-Yarabbi! Ölümden evvel lutfet, bana borçlarımı ödemek imkânı ver. Beni borçlu yatırma, Yarabbi!" Niyazın, ricânın sonu bir türlü gelmeyince, Nureddin Cerrahi meraklanmış, uzun bir zaman beklemiş. Sonunda bir ara dayanamayarak ağlayanı kolundan tutmuş ve sormuş:- Kardeşim, ne kadar borcun var senin?" O anda her halde Nureddin Cerrahi de bu soruyu neden sorduğunu bilmiyordu. Zengin bir adam değildi. Fakat ağlayan adam kendisine sual soran bu güzel yüzlü gence büyük bir ümitle bakmaya başlamıştı. Nureddin Cerrahi bir anda anladı ki karşısındakine canını verse o kadar makbule geçmeyecek... Hemen elini cebine soktu. Hac masrafı olarak kesesine yerleştirdiği paraları eline aldı ve sualini tekrarladı:- Kaç para borcun var senin?" Borçlu cevap verdi. Ne tuhaf? söylediği para tam da Nureddin'in elinde olan kadardı. Nureddin Cerrahi keseyi ağlayan adamın avuçları içine bıraktı:- Bu sana Hakkın bir armağanı!" İşte böyle, bazen niyaz kapıları açık bulunuyor ve istekler hemen yerine getiriliyordu. Nureddin, arkasından edilen duaları duymamak ve gururlanmamak için hızla yürüdü. Sonra kendi kendine sordu:- Nereye gidiyorum? Artık cebimde hac param yok". Eve de dönemezdi. Anasıyle vedalaşmış, ona söz vermişti. Ayakları onu âdeta kendiliğinden Edirnekapı'daki Sakızağacı'na getirmişti. Nureddin Cerrahi orada durdu ve hac zamanı bitinceye kadar Sakızağacı'nda beklemeye karar verdi. Gözlerini kapıyor, fersahlarca uzak bir ülkede yapılmakta olan olan hac'a katılıyordu. Arefe günü, yüzbinlerce hacıyla birlikte:" Lebbeyk! Lebbeyk!" diye feryad eder, çağrışırken gökyüzüne uzattığı elleri, mızrak mızrak, üzerine inen güneşin altında yanıp kavrulmuştu. Hac farizası bittiği anda Nureddin, Sakızağacı'ndan kalkarak evine geldi. Annesi, görünüşte büyük bir hayret içindeydi: - Nasıl olur?" diyordu. "Daha hacılar ancak bugün yola çıkabilir!" Nureddin, bilmezlikten gelen annesine pek bir şey söylemedi. Yorgun ve heyecanlıydı. Kervanlar dönüp, hacılar evlerinin yeşile boyanan kapılarını çalınca şehirde bir kaynaşma dır başladı. Ama hiç bir hacının konuşacak vakti yok gibiydi. Yükünü eve bırakan doğru Nureddin Cerrahi'nin dergâhına koşuyordu. - Tebrik ederiz, tebrik ederiz ey Nureddin. Arafat'ta "Lebbeyk! Lebbeyk!" çağırırken ne güzel, ne mübarektin! hepimiz seni seyrederek nurlandık. Cenab-ı Hak senin haccını cümle mizin haccından makbul tuttu. Bunu müjdelemeye, tebrike geldik."

Tevekkül Eden Kimse Cömert Olur

Vehbi Tülek

Felsefecileri Kerpiçle Susturan Zat!

Vehbi Tülek

Ağlayıp Sızlamak, Derdi Belâyı Geri Çevirmez

Vehbi Tülek

Hanefî Mezhebinde Namazın Sünnetleri

Vehbi Tülek

Fakirlik Korkusu Olan Şeytana Itâat Eder

Vehbi Tülek