Sâlih Sıbkî Hazretleri
BUHTAN EMİRİ BEDİR HANBu mübarek zatın kerâmetleri pek çoktur... Buhtan emiri Bedir Han'ın oğullarından biri ölmüştü. Talebelerinden bir kısmı ile birlikte Bedir Han'a taziyeye gittiler. Talebeleri yolda, Emire; "Allah ecrini artırsın, sabır versin" gibi şeyler söylenmesi için aralarında konuştular. Bedir Han onların geldiğini duyunca adamlarıyla birlikte karşılamaya çıktı. Şehir dışında karşılayıp Şeyh Sâlih Sıbki hazretlerinin elini öptü. Atının üzengisinden tutup arkasından yürüdü. Şehre girince oturdukları mecliste emirler, âlimler ve halk toplandı. Saygı ile huzurunda oturdular. Bedir Han'a oğlunun vefâtından dolayı başın sağolsun derken Emir'e sanki bir talebesine hitap eder gibi; "Allah ecrini artırsın ey Emir! Oğlunun vefâtını duyunca çok sevindim! İnşâallah diğer oğullarının büyüğü, küçüğü de ölür! Yaşarlarsa senin gibi zâlim olurlar!" dedi. Bu sözleri söyleyince; meclisinde bulunanlar ve talebeleri Emir Bedir Han'ın zâlim bir kimse olduğunu bildikleri için kızıp ona zarar vermesinden çok korktular. Emir çok kızmasına rağmen bir şey diyemedi. Ancak kendi kendine, "Ben bu zâtı bir tecrübe edeyim. Eğer gerçekten veli bir zât ise ona talebe olurum. Öyle değilse şiddetli bir cezâ vereyim!" diye düşündü.
SÂDIK TALEBELERİNDEN OLDU
Şeyh Sâlih Sıbki köyüne döndükten sonra, Emir, adamlarından birine helal malından kırk mecidiye para verdi. Bu paraların arasına da haram bir para karıştırdı. Eğer bu haram parayı ayırmadan hepsini alırsa o veli değildir, diyerek gönderdi. Emirin adamı Basret köyüne varıp paraları Şeyh Sâlih Sıbki hazretlerine verip; "Bunlar size, Emir Bedir Han'ın hediyesidir" diyerek kırk mecidiyeyi önüne koydu. Emirin helal paralar arasına karıştırdığı haram parayı göstererek; "Bunu emire götür. Bu para haramdır!" diyerek gelen kimseye geri verdi. Emirin adamı gelip durumu anlatınca, Emir Bedir Han onun veli bir zât olduğunu anlayıp ona âşık oldu. Huzuruna gidip elini öptü ve sâdık talebelerinden olup, adil, tebeasını gözeten, haktan ayrılmayan bir emir oldu. O kadar âdil ve güzel ahlâklı bir emir oldu ki, adâleti ve güzel ahlâkı, âlimler ve halk arasında darb-ı mesel hâlini aldı...