"O vakit, Sultan Bâyezid Amasya'da idi. Onu getirtti. Mustafa Çelebi dahi o vakit Manisa'da idi. Onu dahi getirtti. Bunlar hep Edirne'ye geldiler. Düğüne basladilar, Etrafa ağır lıkla davetçiler gönderdiler. Bütün sancak beyleri ve her şehrin uluları geldiler. Nice günlük yollar düğüncülerle dolmuştu. Edirne'nin çevresine konup doldular. Pâdişahın otağ ve çadırlarını Ada'ya kurdular. Pâdişah dahi devletle Ada'ya geçip oturdu. Her tarafın halkı, tayfa tayfa geldi. Önce ulemâ davet olundu. Pâdişah dahi gelip tahta oturdu. Sağ tarafına fâzıl kimselerden olan "Mevlânâ Fahreddin" oturdu. Solunda ise "Mevlâna Tosyavi" oturdu. Pâdişahin karşısında ise "Mevlâna Şükrullah" oturdu. Onun yanına Hızır Bey Çelebi oturdu.Emr olundu: Hafızlar, Kelâm-i Kadim-i Rabbani (Kur'an-i Kerim) okudular. Ulemâ, okunan bu âyetlerin tefsirini yaptılar. İlmi sohbetler olundu. Ondan sonra izin verildi: Edipler, güzel medihler ve gazeller okudular. Pâdişaha layık sohbetler yapıldı. Ondan sonra izin oldu: Sofralar kuruldu, nimetler yenildi. Yemekten sonra yine edebiyatçılar okudular. Ondan sonra tekrar Kur'an okundu. Ondan sonra şekerli şeyler getirdiler. Her ilim ehlinin önüne sini koydular. Bu ulemânın hizmetkârları futalar doldurdular. Fakir (ben) dahi bir futa doldurdum, hizmetkârıma verdim. Ondan sonra pâdişah, gelen bu hürmete lâyık kişilere ihsanlarda bulundu. Niceleri fakir geldi, zengin gitti.İkinci gün fukara tayfası davet olundu. Onlara da gereği gibi hürmet olundu. Pâdişahın ihsanları bunlara da yetişti. Bunlar da "Fukarâ Kanunu" geregince saygılarını gösterdiler.Üçüncü günü beğler (emir) davet olundu. Bunlara dahi Pâdişah kanunu nasılsa öylece yapıldı. Bu düğünün tarihi hicretin 861'inde vaki oldu.