Şeytan Sizi Bana Şikâyet Etti!
Hasan-ı Basri hazretlerinin talebeleri şeytanın vesvesesinden şikâyet ederek; "Yâ Şeyh! Şeytandan gâyet incindik. Hep bizi yaramaz işlere teşvik ediyor. 'Elinize geçen dünyâyı sıkı tutun, size lâzım olacak' diyor ve bizi hayırdan alıkoyuyor" dediler. Hasan-ı Basri hazretleri gülümseyerek buyurdu ki: "Şimdi buradaydı. O da sizden şikâyet etti. Şeytan bana 'Şu âdemoğullarına nasihat eyle de benim hakkıma tamah etmesinler. Kendi haklarına râzı olsunlar. Ne zaman ki Hak teâlâ beni huzûrundan kovdu, dünyâyı ve Cehennemi bana mülk kıldı. Cenneti ve kanâati ise onlara verdi. Şimdi bunlar kendi haklarını bıraktılar benim mülküme tamah ediyorlar. Ben de onların imânlarını almayınca dünyâyı kendilerine vermiyorum' dedi. Eğer şeytanın vesvesesinden emin olmak isterseniz, dünyâyı terk edin ve endişesini gönüllerinizden çıkarın."
Bu nasihatleri dinleyen talebeleri başlarını öne eğerek huzûrundan ayrıldılar.
Kâbe-i muazzamayı ziyâret ederken bir zâtın, arkasında bir zenbille tavâf ettiğini gördü. Hasan-ı Basri hazretleri o kimseye; "Kardeşim arkandaki yükü koyup öyle tavâf etsen daha iyi olmaz mı?" buyurdu. O kimse; "Bu arkamdaki yük değil babamdır. Bunu Şam'dan yedi kere sırtımda getirip hac yaptırdım. Çünkü bana dinimi, imânımı o öğretti. Beni İslâm ahlâkı ile yetiştirdi" cevabını verdi. Sonra; Hasan-ı Basri hazretleri; "Kıyâmet gününe kadar böylece arkanda getirip, tavâf eylesen, bir kere kalbini kırmakla bu yaptığın hizmet boşa gider ve yine bir defâ gönlünü yapsan bu kadar hizmete mukâbil olur" buyurdu.